Mustafa Ünalan

Mustafa Ünalan

Mail: mustafaunalan@hotmail.com

Nesih Nedir?

Silmek Yok Etmek, İptal Etmek Geçersiz Kılmak, Hükmünü Kaldırmak: haşa Allah kaldıracağı bir şeyi emreder mi?

Kur’an’ın, kendisinden önceki Kitap’ı neshetmez, tasdik eder (fâtır: 43/31; en‘âm: 55/92; ahkaf: 66/30; bakara: 92/41, 89, 91, 97, 101; al-i İmran: 94/3; nisa: 98/47) ayetlerindeKur’an’ın, kendinden önceki Kitabı doğruladığı; “Sana da kendinden önceki Kitabı doğrulayıcı ve onu kollayıp koruyucu olarak bu Kitabı gerçekle indirdik.” (Mâide: 110/48)

Ayetinde de o Kitabı hem doğruladığı, hem de koruduğu vurgulanır. Yani Kur’an o Kitabı neshetmiyor; tersine kollayıp koruyor. Kendinden önceki Kitabı neshetmek şöyle dursun, ona sâhib olucu, koruyucu ve doğrulayıcı olarak indirildiği bildirilen Kur’an (Mâide: 48), Kitab ehline, kitaplarını bırakmalarını değil, tam tersine, Kitaplarının hükmünü olduğu gibi uygulamalarını emreder: “43-İçinde Allah’ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında dururken seni nasıl hakem yapıyorlar da sonra dönüyorlar? Onlar inanıcı değiller. 44- Gerçekten Tevrat’ı biz indirdik, onda yol gösterme ve nur vardır. İslâm olmuş peygamberler, onunla Yahudilere hüküm verirlerdi. Kendilerini Tanrıya vermiş zâhidler ve abideler de Allah’ın Kitabını korumakla görevlendirildiklerinden onu uygular ve gözleyip kollarlardı. (Mâide: 43-44)

MâideSuresi’nin 43-44’ncü âyetlerindeTevrât’ın hükümlerini güzel uygulayan Yahudi din adamları övülüp, Tevrat’taki İlâhî hükümleri uygulamayanların kâfir oldukları vurgulandıktan, sonra İsa’ya da İncil’in verildiği bildirilmekte ve: “İncil sahipleri, İncil’in hükümlerini uygulasınlar.” (Mâide: 47) deniliyor. Görüldüğü üzere Kur’an, kendinden önceki İlâhî kitapları kaldırmıyor, övüyor, kendisinin de onlara uygun olarak indiğini söylüyor. Kitaplarının gösterdiği yoldan ayrılanları kınarken, Kitaplarının ruhuna bağlı kalanları övüyor. ArafSuresi’nde bu husus belirtilir: “159- Mûsâ kavmi içinde Hakka uyup hak ile adâlet yapan bir topluluk vardır.... 181- Yarattıklarımız arasında Hakka uyup hak ile adâlet yapan bir topluluk vardır.” (Araf: 159, 181)

İlâhî Kitap sahibi olan bütün insanlar, birliğe ve kardeşliğe çağrılıyor: “İşte sizin bu ümmetiniz (toplumsal dininiz) bir tek dindir; ben de sizin Rabbinizim, ben(im rzam dna çkmak)dan) korunun.” (Enbiya: 92, MÜ’mündün: 52)

Kur’an,hiç bir millettopyekûn cehenneme mahkûm etmez. Her milletin içinde iyilerin ve kötülerin olduğunu, Yahudilerin de çoğu sapmış olsa dahi içlerinde ılımlı, iyi işler yapan, temiz kalbli kişilerin bulunduğunu söyler: “İçlerinde tutumlu (ılımlı) bir ümmet var, ama onlardan çoğu, ne kötü işler yapıyorlar!” (Mâide: 66)

Kur’an, Allah’ın birliğine inanan ve yalnız O’na tapan insanların, birbirlerine destek olmalarını, tek Allah’a iman ve ibadette birleşmelerini istemektedir: “De ki: “Ey Kitap ehli, bizim ve sizin aramızda ortak olan söze gelin: Yalnız Allah’a tapalım, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; birbirimizi Allah’tan başka Rablar edinmeyelim.” (Al-i İmrân: 94/64) Kur’an, aşırı davranışlarıyla dinlerini bozan, dinin ruhundan ayrılan çıkarcı Kitap ehlini kınar ama Kitap ehlinin hepsini aynı kategoriye sokmaz. Peygamberlerini tanrılaştıran yahut Allah’ın oğlu mertebesine çıkaran veya Allah’ın üç varlıktan oluştuğunu söyleyen Kitaplıları kâfirlikle nitelerken (Mâide: 72-73), dinlerinin aslı olan tevhide bağlı kalanları övmektedir:

Al-i İmranSuresi’nin 112. ayetinde de İlâhî mesaja, peygamberlere karşı olumsuz davranışlar içine giren Yahudilerin, Allah’ın gazabına uğradıkları belirtildikten sonra; hepsinin bir olmadığı; Kitab ehli içinde Allah’a ve ahirete inanıp, geceleri ibadet eden, hayır işlerine koşan Salih kimselerin de olduğu ve ödüllendirileceği, üzüntüye uğratılmayacağı vurgulanmaktadır. Ra‘d Suresi’nin 19-24’üncü ayetlerinde cennetlik olan müminlerin vasıfları anlatılmaktadır. Bunlar sadece “İnandık” diyenler değil, fakat sözlerinde duran, Allah’ın buyruğunu yerine getiren, Allah’a saygılı, ahiret hesabına inanıp bundan korkan, Hak yolunda çekilecek eziyetlere sabreden, namazlarını kılan, Allah’ın kendilerine verdiği rızıktan sadaka veren, kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. MümininSuresi’nin 1-11’nci ayetlerinde de cennete girecek olan müminlerin vasıfları anlatılmaktadır. Bunlar, saygı ile namazlarını kılan, yalandan, boş sözlerden uzak duran, zekâtlarını veren, namuslarını koruyan, sözlerinde duran, emanetlere hiyânet etmeyen salih insanlardır.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar