Mustafa Ünalan

Mustafa Ünalan

Mail: mustafaunalan@hotmail.com

Namaz Kıldırmak İçin Ücret Almak Haramdır

Haramlık illeti baki olduğu müddetçe devam eder. İbadetleri parayla yapmak namazı ifsad edecektir. Kendi nefsinde namazı sahih olmayanın başkasına imameti caiz olmaz. İbn Abidin’in Şifau’l-Alil İsimli Makalesi Çerçevesinde İmamlık Müezzinlik Gibi Taatleri Ücret Karşılığı Yapma Meselesi Ve Hanefi Fıkhındaki Yeri; İbn Abidin Hanefi mezhebinin başta imam Ebu Hanife olmak üzere büyüklerinin bu konudaki fetvalarını özetlerken şöyle der; İbn Abidin I. 154. S. 9. Satır: "el aslullezi buniye aleyhi hurmatul isticar…’’ "Müslüman’ın yapmakla mükellef olduğu her taatta ücret almak caiz olmaz. Çünkü bunlar birer taattir ve Allaha yakınlaşma kasdıyla sahibinin yapacağı şeylerdir.’’

İbn Abidin I. 157. S. 13. Satır: "Vacib olmasa bile her taat olan fiilde bizde ki (Hanefi mezhebinde ) hüküm budur. …’’İbn Abidin I. 157. S. 19. Satır: Taatleri ücret karşılığı ve bir şey karşılığı yapma men edilmiştir. Taatler vacib olsun olmasın fark etmez. Hukum aynıdır. Ezan okumak vs. Gibi. İbn Abidin I. 158. Sayfanın başından 161. Sayfaya kadar müteahhirun ulemasının Hanefi mezhebinin müfta bihi görüşündeki fetvayı nasıl tek tek değiştirdiklerini açıklayıp kaynaklarını da vermektedir.

Örneğin ez Zeylai’nin el Kenz'deki sözü : "Bugün fetva kuran okutmayı öğretme karşılığında ücret alınmasının cevazı şeklindedir. Ve bu müteahhirundan bazı belh fukahasının fetvasıdır. …’’ Deyip bu fetvayı neden verdiklerini de şöyle iletmektedir.’’ Kuranın zayi olup gitmesinden korktular. Ve ilimlerin öğrenilmesine teşvik olsun diye bu şekilde fetva verdiler,162. Sayfanın başında da benzer sebeplerle bu fetvanın verildiği bilgisi vardır. 161. Sayfanın 9. Satırına kadar ez Zeylai’den nakildir. Bütün bunlara göre netice şudur;-Hanefi mezhebinin kurucuları ibadetlere karşılık ücret alınmasının haramlığında ittifak halindedir. Hicri 300’lerden sonra gelen bazı Belh bölgesi âlimleri kur'an öğretmedeki boşluğu ve ilginin azalmasını tehlikeli bularak bunun Kuran’ın korunması ve nakledilmesine halel getireceği tespitini yapmış ve kur'an okutmaya, öğretmeye özel olarak ücret alınmasına zarurete binaen cevaz vermişlerdir.

Sebe Suresi, 47. ayet: De ki: "Ben sizden bir ücret istemişsem, artık o sizin olsun. Benim ecrim (ücretim), yalnızca Allah'a aittir. O, her şeye şahit olandır." Yasin Suresi, 21. ayet: "Sizden ücret istemeyenlere uyun, onlar hidayet bulmuş kimselerdir. Kuran "din üzerinden para kazanmayı" yasaklıyor. Bu konuda Kur'an da çok ayet var. Sebe süresi 47; De ki: “Bu yaptığım hizmet karşılığında sizden hiçbir ücret talep etmiyorum. Böyle bir şey istedimse, o sizin olsun. Çünkü benim ücretimi verecek olan ancak Allah’tır. O, her şeye hakkiyle şahittir.” De ki: “Tebliğime karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Furkan 57: De ki: “Tebliğime karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Ben sadece Rabbine giden yolu tutmak isteyenlere yol gösteriyorum.” Bakara 174, Ali İmran 161 ve 187, Nahl 95 Ayetlerini okuyabilirsiniz. En açık ve meale gerek kalmadan açıklama yapan Yasın Süresi 21. Ayettir.

Allah, Yasin Süresi 21. Ayet ile "...sizden ücret almayanlara uyun" diye emrediyor. Bu ayete göre, ücret karşılığı namaz kıldırmak caiz değil. Caiz olmayan ücretli İmam peşinde namaz kılanların namazı geçerli olamıyor. Bir de hak meselesi var. Kuran "haksız menfaat elde etmeyi" yasaklıyor. Kur'an "başkalarının hakkına saygılı olmayı" emrediyor. İmamlar günde, 2 saat çalışıyor. Tam maaş alıyor. İşçi günde 8 saat çalışıyor. Aradaki uçurum sadece çalışma süreleri ile sınırlı değil. İşçi asgari ücret alıyor. İmamlar, çok daha yüksek maaş alıyor.

Bu durum, Kuran’ın adalet anlayışı ile bağdaşmıyor. Kuran "Çalışmayı" ibadet sayıyor. Çalışanlar üretime katılıyor ve "katma değer" yaratıyor. İmamlar ekonomik anlamda çalışmıyor. Üretime katılmıyor. Katma değer yaratmıyor. Çalışmadan üretimden pay almak, Kuran’ın amir hükümleri ile bağdaşmıyor. En büyük sorun imam maaşlarının, devlet tarafından ödeniyor olmasıdır. Zira devlet vergi toplayarak maaşları ödüyor. Devletin topladığı vergilerin matrahı haram konuları da içeriyor. Devlet, Kura'nın haram saydığı faiz ve içki üzerinden vergi alıyor. Topladığı haram para ile imamlara maaş ödüyor.

 

Kuran’a Göre Haram, Hukuka Göre Haksız Olmasına Rağmen, Devlet Neden İmamlara Maaş Ödüyor?

Asrısaadet döneminde Müslümanlar cuma günü bir araya geliyor ve sorunları tartışıyordu. Bir araya gelmişken iki rekât "Cuma Namazı" kılınıyordu. Yardıma ihtiyacı olanlara yardım ediliyor. Diğer sosyal sorunlara cevap üretiliyordu. Bu gelenek Emevi döneminde devam etti. Emevilerin adalete uymayan yönetimleri nedeniyle, sorunlar dönüp, dolaşıp devletin haksız uygulamalarına geliyordu. Halk isyanlara cuma namazından sonra başlıyordu. Bu durumu önlemek isteyen Emevi yönetimi, maaşlı imam nezaretinde "Cuma Namazının" kılınmasına kural getirdi.

Camiye gelinecek ve imam nezdinde cuma namaz kılınacak.

Soru yok. Namazdan sonra herkes camiyi terk edecek. İmam devleti övücü, koruyucu ve kollayıcı vaazlar ile halkı teskin edecek. Cuma namazı için başlayan imam uygulaması, diğer vakit namazlarına da teşmil edildi. Zira imalara iş gerekiyordu. Emevi döneminde ortaya çıkan Saltanatçı Akım "devleti korumak" amacıyla, uydurma hadisler üretti. Devleti öven maaşlı imam tipini meşrulaştırdı. Böylece, imam maaş aldığı devleti, halkın isyanına karşı koruyucu yönde görev üstlendi. Bu amaçla vaazlar düzenlendi. Devleti korudukları için, daha sonradan gelen Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar uygulamaya devam ettiler. Cumhuriyet, Laik Devlet düzenini kabul etmesine rağmen, maaşlı imam uygulamasına devam etti. 1950 den sonra maaşlı imamlar, köylere kadar indi. Günümüzde imam sayısı 100 binler ile ölçülüyor. Bu kadar çok insanın, üretime katılmadan üretimden pay alıyor olması topluma yük getiriyor.

Ekonomide bir kural var. Üretime katılmadan, bölüşüme katılanların olduğu yerde, enflasyon meydana geliyor. Zira ekonomi fiyatları artırmak suretiyle, üretilmeyeni veremiyor. Türkiye'deki "baz enflasyonun" nedeni Diyanetin bütçeden aldığı ödeneklerden kaynaklanıyor. Maaş alarak "din hizmeti verenler' günah işliyor. Günümüzde Tarikat cemaat vs, din hizmeti adına kurulmuş, dernek vakıf vs birinci önceliği ticaret ve siyaset, oy karşılığı etkilemedikleri siyasetçi yok, kim çok verirse oylar orda, her cemaatin lideri oylar şuraya dedi mi oylar oraya, güya dini hizmet, sizce Allah Azze ve Celle bunlara  ecir verir mi? Hizmet dedikleri şeyin ahirette karşılığı olur mu?

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar