Mustafa Ünalan

Mustafa Ünalan

Mail: mustafaunalan@hotmail.com

Kutub, Ricâlullah, Şeyh, Gavs Gibi İsimler…

KUTUB, RİCÂLULLAH, ŞEYH, GAVS gibi isimler ne Kuran davar, nedebunlara uyun diye bir emir var. Allah Azze ve Celle Resul Muhammed As seçmiştir. 23 yıl din adına sadece Vahy olan Kuran’ı tebliğ etmiştir, şeyhedeğil Resule uymamız emredilir, şeyh kutup kâinatıyönettiği, gaybı bildiği ahirette Allah’ın cehenneme attığını, cehennemden şefaat ederek çıkartacağına inanılan kişileri Allah asla seçmedi, bazı çıkar amaçlı siyasi amaçlı, insanların seçtiği kişilerdir. Kuran bunların tamamını ret eder ve bunlara Allah’ınAhiret misyonunu veren kişilere şirk ehli der ve bu fiillerin affedilmeyen günah olduğunu NİSA süresi 48 de Şirki denilir. Şirk ise Allah’a inanan fakat Allah’a yaklaştırsın diye araya koyduğu her şeye şirk der Kuran ZÜMER 3 de, bu fiili sevap almak için yapan kişilerinde, aksine yaptığı tüm iyi amellerinin de boşa gideceği ZÜMER süresi 65 de anlatılır Kuran, çünkü din adına konuşanın Allah’ın kitabı Kuran’dan konuşmaz ise, bu kişiler den uzak durmamızı istet Allah Acze ve Celle, delil Hutsüresi 2 de başkalarına kul olmayın, ARAF süresi 2 de ise: Bu sana indirilen bir Kitap'tır. Onunla uyarıda bulunman ve müminlere öğüt vermen konusunda göğsünde bir sıkıntı olmasın. ARAF süresi3:

Rabbinizden size indirilene uyun. O'nun yanı sıra başka velilere Evliya ya uymayın. Ne kadar az öğüt tutuyorsunuz! . Allah Azze ve Celle yüce kitabı Kuran’da Resul Muhammedi tek rol model önder ve örnek almamızı öğütler ve Resulün vahy olan ayetleri dili dudağı ile seslendirip tebliğ eden ve bu vahy olan ayetleri yazdırıp bizeKuran’ı miras bırakan Resule uymamız emredilir. Resul Muhammet yaratan değil yaratılan,tıpkı bizim gibi bir beşer (18/110,25/). Bizim gibi yemek yer, bizim gibi çarşı pazar dolaşır (25/7). Gaybı bilmez (6/50). İnsanların kalbini okuyamaz (9/101, 63/4). Ahirette bize torpil yapamaz. Bizi azap meleklerinin elinden kurtaramaz (7/188,72/21-23). Hatta ahirette bize ve kendisine ne yapılacağını bile bilmez. (46/9). Ölülere işittiremez, kabirdekilerle sohbet edemez (35/22). Eceli gelince ölümünü erteleyemez (39/30). Yani Azrail’i geri gönderemez. Kimseyi çarpamaz (72/21). Allah’ın dilemesi dışında bize de kendisine de bir fayda sağlayamaz (7/188). Değil bize geleni, kendisine gelen zararı bile savamaz.(72/21). Havada uçamaz, denizde yürüyemez, aynı anda birkaç yerde görünemez, ölüleri diriltemez. Bizim mürşidimizin böyle mucizeleri-kerametleri yoktur (17/59,29/50-51).

Silsilesi, İsa, Musa, İbrahim as gibi Nebilerden Âdem as’a kadar uzanır ama Allah’tan başka -gavs, kutub vs. gibi- sığınacağı kimsesi yoktur (72/22). Darda kalınca da normalde de yalnızca Allahtan yardım ister (1/3,72/20). Çünkü başka yardım isteyecek kimsesi yoktur.Üstelik -diğer mürşitler gibi- günahsız! Değildir. Öyle ya da böyle bazı günahları olmuş ve bunlar için Allah’tan af dilenmiştir ( 40/55,47/19). Bu günahlarının affedilmesi için -araya koyabileceği- kimsesi de yoktur. Bu yüzden direkt ve yalnızca Allah’tan af dilenmiştir (41/6).Yani bizim mürşidimiz diğerleri gibi değil. Oldukça mütevazıdır (25/63). Bize efendilik taslamaz. O, bizim sıkıntıya düşmemizi istemez. Bize karşı çok merhametli ve yumuşak huyludur (3/159,9/128). Her sorunumuzu O’na götürebiliriz. Erkek veya kadın dileyen herkes Onunla görüşebilir. Ve hatta tartışabilir bile (58/1,12). O, -Allah’ın hüküm koymadığı hususlarda- arkadaşlarıyla istişare eder ve de çoğunluğun kararına uyar (3/159). Yani ‘benim dediğimi yapmak zorundasınız’ demez. O’nun ‘gassalin önündeki meyyit gibi ona teslim olacaksınız’ diye telkinlerde bulunan müritleri de yoktur. Konuşmaları kapalı ve gizemli değildir. Herkesin anlayabileceği şekilde ve apaçıktır (29/50,67/26).

Arkadaşlarını evinde ağırlar (33/53). Onlara ikramda bulunur. Rahatsız olduğu halde, ikramdan sonra koyu sohbete dalarak gereğinden fazla kalan arkadaşlarını ikaz edemeyecek kadar naiftir. Misafirlerine ‘efendi hazretleri artık istirahate çekilecek, buyurun’ diyerek kapıyı gösterecek ‘adamları’ da yoktur. Dolayısıyla bizler de bu olanları –o akşam mübarek evlerinde şöyle haller zuhur etti diyerek anlatan müritlerinden değil- Allah’tan öğreniriz (33/53).İşte bizim mürşidimiz böyle bir beşerdir. O’nun türlü türlü mucizeleri yoktur (17/53,29/50). Ama O’nun öyle bir Kitabı vardır ki, o Kitabı Onu âlemlere rahmet yapmıştır (21/107). Kuran O’nun yegane ve en büyük mucizesidir (29/50,51;17/59), mürşidimiz Muhammed as’ da bu Kuranı bize getiren Elçidir; Allah’ın kulu (17/1,25/1) ve Nebi-Resul Muhammed (23/40).O, Kuranı Allahtan alıp bize tebliğ edendir (5/92,24/54).

Bizi Kuran ile uyaran (6/19), Kuran ile hüküm veren (4/105), aramızdaki ihtilafları Kuran ile çözen (16/64) ve insanlığı Kuran ile karanlıklardan aydınlığa çıkarandır (14/2).O, -başka bir şeye değil- yalnızca Kurana uydu (6/50,7/203). Çünkü O, Kurandan başka bir Kitap bilmiyordu (42/52). O’nun bütün bilgi (ders) kaynağı Kurandı (6/105). O, bize öğrettiği her şeyi Kuran ile öğretti (2/151). Bize ders/vird/zikir olarak sadece Kuranı öğütledi. Çünkü kendisi için de bizim için de yegane öğüt/zikir –ahirette hepimizin hesaba çekileceği tek kitap olan- Kurandı;Sen, sana vahyedilen (Kur’an’a) sımsıkı sarıl. Çünkü sen doğru yol (sırat-ı müstakim) üzerindesin. Ve şüphesiz ki o (sana vahyedilen Kur'an) hem senin için hem de kavmin için bir öğüttür. Ve hepiniz ileride ondan sorumlu tutulacaksınız (Zuhruf 43,44).

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar