Kurban eşrefi mahlûka takılmış en büyük madalyadır. Hz. İbrahim’in putları kırmasının ve teslimiyetinin nişanesidir. Kurbanın en büyük psikolojik etkisi nefsin ve kalbin arındırılmasıdır. Kurban manasına gelen, nesnek veya nusuk, gümüşü yabancı maddelerden arındırmak, yani rafine etmek manasına gelmektedir. İşte Kurban insanın kalbini sahte putlardan (Hz. İbrahim gibi) temizleyip arındırdığı için bu adı almıştır. Nusukun diğer anlamı, arındırılmış olan gümüşü kabına döküp şekillendirmektir. Demek ki, kurban insan şahsiyetini şekillendiren bir ibadet olmaktadır. Bu şekillendirme ile kurban ibadeti, insanın iç âleminde bir denge meydana getirmektedir.
Bu denge Kur’an’da “muhbit” olarak ifade edilmektedir. “Muhbit olanlara müjdele” (Hacc, 34) Allah’ın vermiş olduğu hayvanlar üzerinde O’nun ismini anan, Allah’ı birleyip sadece ona teslim olan insanlar muhbittir. Muhbitin diğer anlamları, mütevazı, saygılı ve düz bir yerde olan insanı ifade etmektedirler. İnsanları mütevazılığa ve insanın iç âlemindeki engebeli psikolojik dalgaları düzleştiren ibadete kurban denmektedir. İnsanın kalbini sahte putlardan arındırıp şirki yok etmek için konan kurban ibadeti, insanı Allah’a yaraşır bir kul yapmaktadır. Kurbanın psikolojik etkisi insanı insan yaparken sosyolojik hayata da mütevazı bir etki bırakmaktadır. Kurban psikolojik etkisiyle insanın takvası artar. “Elbette kurbanların ne etleri ve ne de kanları Allah’a ulaşır”. (Hacc, 37) Kurban keserken önemli olan insanın niyetidir. Gösterişten ve iş olsun diye arınmış olan ve sadece Allah rızasını umarak yapılan niyet takvanın kendisi olmaktadır. Zaten tüm ibadetlerde önemli olan, insanın bu temiz niyetidir. Kurban, Allah’a yüceltir.”
İşte kurbanlıkları sizin emrinize bağladı ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı tekbir ederek yüceltesiniz. Resulüm, güzel ve yararlı iş üretenleri müjdele” (Hacc, 37). Yüce Allah, insanların iç âlemini eğiterek onlara doğru yolu göstermiş olmanın şükrünü, kendisini Yüceltmekte görmektedir. Allah’ı yüceltmenin yollarından biri de kurban kesmektir. Onun için kurban, besmele, yani Allah’ın ismini anarak ve tekbir getirerek kesilmelidir. Pay edilip eşle dostla beraber ziyafet halinde tüketilen kurban etleri de eş dost arasındaki muhabbeti arttırarak sosyolojik hayata sağlam bir etki bırakır. Kurban kesme” eylemi, İslam Dininin doğuşundan çok önceki çağlara kadar uzanır. Çok eski tabiat dinleri ile Mezopotamya, Anadolu, Mısır, Hint, Çin, İran ve İbrani dinlerinde yılın belli aylarında dinî törenlerle kurban sunma, bayram yapma geleneği vardır.
Konunun özü, Hac Suresi 36-37. ayetlerde verilmiştir: ‘‘...O hayvanlar, yanları yere yaslandığı zaman onlardan yiyin; isteyen yoksulu da, istemeyen yoksulu da doyurun. Allah, o hayvanları sizin hizmetinize verdi ki şükredebilesiniz. Kurbanların etleri de kanları da Allah'a asla ulaşmaz, Allah'a sizin takvanız (tanrısal iradeye ters düşmekten sakınmanız) ulaşır...’’ Bu ayetlerden açıkça anlaşılıyor ki, kurban kesiminde ibadet olan, kan akıtmak veya et değildir. Kurban ameliyesinde Allah'ın gözettiği, kesilen hayvandan yoksulların sağladığı yarardır. Kurban, bir Müslümanın bütün varlığını, gerektiğinde Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun bir nişanesidir.
Yorum Yazın