Mustafa Ünalan

Mustafa Ünalan

Mail: mustafaunalan@hotmail.com

Kur’an Kursundan Kur’an Muhalifliğine

Kur’an kursu veya medrese kökenli bazı ilahiyatçılar neden din/Kuran düşmanı oluyorlar?

Bunların elbetteki çoğu böyle olmuyor hatta bunlar istisnaları oluşturuyorlar, ancak din/kuran düşmanı olmasa bile dine/kurana mesafeli olan pek çok insan var, bu kökenden gelen, bizzat benim tanıdıklarımdan da var.

Peki ama niye?

Kanaatimce süreç şöyle işliyor; Akranların sokakta oynarken sen çocuk yaşta babanın zoruyla Kuran kursuna veya medreseye gönderiliyorsun,

Neredeyse bebekken annenden ve babandan koparılıyorsun,

Hava gibi su gibi ihtiyaç duyduğun ebeveyn sevgisinden mahrum kalıyorsun (bazı çocuklar bunu ebeveynin kendisini reddi olarak algılayabilir, bu telafisi mümkün olmayan çok büyük bir travmadır ve bireyin bütün yaşamını etkiler),

Çocuk yaştan itibaren hocaların pedagojik açıdan hatalı/kötü muamelelerine maruz kalabiliyorsun,

yaşıtların sokaklarda oynarken sen bu hocaların kötü muameleleri altında ya cüz ezberlemeye çalışıyor ya da emsile vs okuyorsun,

uykusuz gecelerde ve zorla kaldırılarak,

Kalkamadığın zaman da sopa yiyorsun,

Olay tam olarak böyle olmak zorunda da değil, bizzat yatılı kuran kursuna verilmemiş olabilirsin ama benzer hayatı kendi anne babanın yanında da yaşıyorsun, aynı şekilde oyundan mahrum kalıyor, cüz ezberlemeye çalışıyor veya mecburi Arapça tedrisatı görüyorsun,

Daha sonra da imam hatipe gönderiliyorsun,

Lise tercihin hiç sana sorulmadan,

Çocukluğunu baskı altında yaşadın ve artık ergenlik çağındasın,

Ergenliğe özgü -geliştirici, olgunlaştırıcı- çatışmalarını bile aşikar şekilde yaşayamıyorsun, bu baskılar nedeniyle,

Ebeveynin ve ortamın baskıları seni kuşatıyor, esir alıyor,

Bunlara bazı öğretmenlerin pedagojik hataları ekleniyor,

“İmam hatip dönemi bitsin, üniversite başlasın, kurtulayım bu zincirlerden ve özgürce yaşayayım artık” derken,

Bu hayalleri kurarken,

üniversite tercihinde de özgür olamıyor ve baba dayatmasıyla ilahiyat yazıyorsun,

Hiç istemediğin halde…

Artık sadece çocukluğun ve gençliğin değil bütün bir yaşamın bu cenderede,

Tabii tüm bu süreçte yaşadığın aile içi travmaların da oluyor,

Rastlantısal ve/veya bu süreçteki çatışmaların doğal bir sonucu olarak,

Kısaca hayatını kocaman ruhsal bariyerlerle  çevrili bir hapishane içinde, kendi tercihlerin olmaksızın, yok sayılarak, baskılar ve travmalar altında yaşıyorsun,

Ve tüm bunları din uğruna,

Çocukluğundan beri uğraşmak zorunda kaldığın Kuran yüzünden yaşıyorsun.

Farkında olmadan kin ve öfke biriktiriyor,  intikam almaya yöneliyorsun,

Çünkü yıllar içinde büyük bir intikam duygusu gelişmiş oluyor,

Artık taş olarak da zaptedilemez Ergin dönemdesin, kimse seni tutamaz!

Böylece ben varım diyebilecek, kendini kanıtlayacak ve büyük bir intikam almış olacaksın,

Peki hedefin kim olacak? Yani intikamı kimden alacaksın?

Anne babandan mı yoksa Kur’andan mı?

Anne babadan intikam almak zor, hem şeklen hem usulen, ama Kur’an’dan intikam alabilirsin, bu mümkün, böylece hepsinden intikam almış olursun!

Yıllarca uğraştığın, mecburen uğraştığın, katlanarak uğraşmak zorunda kaldığın tefsir, hadis, siyer vb. külliyatı da.

bunun için inanılmaz fırsatlar, muhteşem malzemeler sunuyor sana,

Eski tefsirlerde nerede arkaik bir yorum veya nakil/rivayet varsa öne alıyor, ayeti rivayetle yorumluyor, ayetin dediğini dediğini rivayetin dediğini sonuç bölümüne yazıyorsun, kısaca ayetleri rivayetlere kurban ediyorsun ve  intikamını alıyorsun!,

Mesela şöyle diyorsun;

“Kuran altı yaşındaki bir kız çocuğuyla evliliğe ve o kız çocuğuyla cima etmeye müsade ediyor,  altı yaşındaki bir kız çocuğuyla evlenebilir, onunla cima edebilir ve onu 7 yaşındayken boşayabilirsin, Kuran böyle diyor”

Evet, bu ve buna benzer iftiraları Kurana atabiliyorsun, çünkü maalesef tefsir-hadis külliyatı içindeki uydurma sana bu imkanı veriyor,

E tabi bir süre sonra da böyle diyen bir kitabın Allah‘tan gelen bir kitap olduğuna inanamıyorsun (kim inanabilir ki?), çünkü fıtrat buna müsade etmez.

Böyle diyen bir kitap nasıl Allah’ın kitabı olabilir? Olamaz!

Bu durumda o “ya tümüyle Muhammed’in uydurduğu ya da ehli kitaptan derlediği ama içine kendi sözlerini de kattığı bir kitap” oluyor!

Veya o “Muhammed’in muhalifleri ile polemik yaparken söylediği sözler” oluyor! Zaten “ahiret ile ilgili de pek ikna edici bir şeyler söyleyemiyor”

”Muhammet sinirlenince beddua ediyor, duyguları iyi olunca güzel sözler söylüyor,”

“Kuranın içeriği bu, Muhammedin duygusal gelgitleri”!

Tabi bol bol da öncekilerin masalları, esatirul evvelin.”!!

Tekrar vurgulamak istiyorum; tabii ki çoğunluk böyle değil hatta bunlar istisnalardır. Kur’an kursu ve medrese kökenli çok değerli ilahiyatçı hocalarımız var. Ama özellikle ilkokul çağından önce yatılı Kuran kursuna veya medreseye verilen veya benzer müfredat ev içerisinde okutulan, baskı gören, çocukluğuna, gençliğine, tercihlerine saygı gösterilmeyen bireylerde böyle bir gelişim riski var, gözlemlerim bu yöndedir.

Peki çözüm ne ?

Bebeklik, çocukluk, oyun çağ, okul çağı ve ergenlik dönemine ait tabii psikososyal gelişim aşamalarına zararlı müdahalelerde bulunmamak, her döneme uygun pedagojik ilkeleri tatbik etmek. Kısaca çocuğun oyun, eğitim ve beceri faaliyetlerinde çocuğun/gencin fıtratını, yeteneklerini ve bireysel tercihlerini dikkate almak.

Din, eğitim veya meslek/kariyer…

Hiçbirşey için baskı yapmamak, çocuğun sadece sorularını cevaplamak, fıtratına uygun bir şekilde anlatmak ve her halükarda ona danışmanlık/kılavuzluk etmek.

Ve en önemlisi; onun için söz, hal ve tavırlarımızla güzel bir örnek olmak, doğru bir model olabilmek, onun gibi olmak isteyeceği bir rol model olmak.

“Din fıtrattır”(30/30)

“La ikrähe fi-ddin(i)/dinde baskı/ikrah yoktur/olmaz”(2/256)

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar