Şefaat, sözlük anlamı itibariyle araya girmek, iltimas etmek, yardım etmek, destek olmak, bir işe delalet ve tasavvut etmek ve aracı olmak anlamına gelen Arapça bir terimdir.
Geleneksel kültürde ise şefaat; hesap gününde bunalan, sıkılan veya cehennemde bulunan mü’minlerin, hesap gününün sıkıntısından veya cehennemden kurtulmaları için Allah’ın sevgili kullarının (Peygamber, veli vs.) onlar için aracılık etmeleridir.
Kur'an'da ise 28’e yakın Ayet var şefaat ile ilgili. Bunlar 4 Grup, birinci grup ayete örnek: Zümer 44, meali: “De ki, Bütün şefaat, Allah içindir. Göklerin ve yerin mülkü O'nun içindir. Sonra O'na döndürüleceksiniz.
Böyle ayetlerden anlıyoruz ki şefaat sadece Allah'ın kontrolünde olan bir konu ve kurum. İkinci grup ayetlere örnek: kâfirlerle, müşriklerle ilgili ayetler mesela Bakara 48, mealen: bir kimseden diğer bir kimseye, bir şeyin ödenmeyeceği ve ondan (hiç kimseden) bir şefaatin kabul edilmeyeceği ve hiç kimseden bir fidye alınmayacağı ve onlara yardım edilmeyeceği günden sakının.
3. gruba giren ayetler Bakara 255: “De ki Ayetel Kürsü diye bildiğimiz, meleklerin şefaatinden bahseden ayetler mesela Necim Suresi 26, mealen: her ne kadar göklerdeki melek sayısı çoksa da, Allah'ın dilediği ve razı olduğu kimseler için verdiği şefaat izni olmadıkça, onların şefaati hiçbir fayda sağlamayacaktır.
Dördüncü grup şefaatin yardımın dünyada olduğudur. Tüm Peygamberlerin Allah'tan aldıkları emir ve yasakları ümmetlerine öğretmeleri gibi son Peygamberimiz de aynı görevi yapmıştır yirmi üç sene aralıksız ümmetine dünya ve ahiret ayetlerini anlatmış, tebliğ etmiş, öğretmiş, yaşamış ve yaşayanlara örnek olmuştur.
Veda Hutbesinde de Müslümanları tebliğ ettiğine şahit tutmuştur. Gerçekten ustanın çırağa, öğretmenin öğrencisine öğrettiği gibi işte tam da bu Şefaat olmuştur. Buna delil vereceğim ayetlerden biride böyle der: Aliimran 20, mealen: Buna karşı seninle münakaşaya kalkışırlarsa de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah'a teslim etmişimdir".
Kendilerine kitap verilenlere ve (kitap verilmeyen) ümmîlere de ki: "Siz de İslâm'ı kabul ettiniz mi?" Eğer İslâm'a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Evet, şefaatle ilgili bu ayetler topluluğunu bir bütün olarak incelediğimizde şefaatın Allah'ın izninden rızasından dilediği kişilerden bahsediyor bu razı olduğu kullarını zaten Allah cehenneme koymaz ki razı olduğu kul cennete girer.
Şefaat, o zaman var ama asla Allah’ın cehenneme koyduğu kulunu Allah'a rağmen oradan kullarının müdahalesiyle yanlış yaptım bir düşüneyim de sizin hatırınıza çıkartayım diyecek değildir. Allah’ın kararına emrine karşı gelmek beğenmemek kimsenin haddine değildir.
Fakat şu olabilir şefaat kelimesinde gerçek anlamına denk gelen cennete girecek defteri sağ tarafından verilenlere o meleklerin o kullarının cennette bir üst makama ve o yere götüren veya sizler cennetliksin diye müjde verecek kişiler olabilir.
Mesela Nisa süresi 69'uncu ayetindeki o kişiler şunlar: Allah'a ve Peygamber'e itaat eden kimseler, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, Hakka sadık kalanlar, hayatını imanına şahit kılanlar ve iyiliği yayanların safında olurlar.
Bunlar ne güzel dostturlar. Allah, bu ayetlerdeki özelliği taşıyan kullarına imtihandan sonra cennetliklere müjde verenler olacağını anlatıyor. Yine Isra 15'de peygamber göndermediğimiz uyarmadığımız topluma azap etmeyiz derken yine her toplumu o toplumun peygamberleriyle yargılarız der. Necim 26’da bahsedilen melekler ve Nisa 69’da bahsedilen kişiler şefaat edip cehennemden çıkartan kişiler değil cennetlik kullarına müjde veren o izin verilenlerdir.
Dünyadan örnek verecek olursak bir diploma töreninde, bir açılışta önceden belirlenen kişilere şu diplomayı şu plaketi; ödülü şuna şuna ver denilir şefaat izini verilenlerde bunun gibi Allah'ın emrini mükâfatını o kişilerin bildirmesi gibi.
Mesela bir beyin jimnastiği yapacak olursak neden Ayetel Kürsüde geçen Bakara 255 ve Necim 26’da geçen şefaat izni verilen meleklere Müslümanlar dualarında bu meleklerin isimlerini söyleyerek Cebrail, Mikail ölüm melekleri gibi meleklerden bize şefaat edin diye dua etmiyorlar da falan şeyh falan mezhep, tarikat şefaat et derler burada bir tezat yok mu? Bunlar önce bir araya gelip kan ağlayan İslam topraklarına şefaat edip kanı durdursunlar biz de şefaat yetkilerini bir görelim oysa Allah şefaat izni vereceği meleklerden bahsediyor.
İnsan ismi demiyor neden böyle yapıyoruz? Yaptırıyorlar? Bir düşünelim akledelim, sorgulayalım. Allah'ın tek affetmediği grup: Nisa 116, mealen: Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları, dilediği kimseler için bağışlar.
Allah’a ortak koşan, kuşkusuz, derin bir sapıklığa düşmüştür. Fakat şu gruptaki ayetlerde de sanki tüm Müslümanları cennetine koyacağını anlatıyor. Mesela Nisa 31-40, Enam 160, Bakara 261 ayetler büyük günah hariç küçük günahların örtüleceğini, bire on kat; yedi başak her başakta yüz tane bulunan buğday danesi misalleri vererek iyiliğin karşılığının kat kat olacağını söyler.
Fakat kötülüğün karşılığının bir tane olduğunu tövbe edenin o günahını da bağışlayacağını sevaplar ve günahların tartılacağını sevabı ağır gelenin cennete gireceğini söylediği onlarca ayet varken. Yine cennetinin genişliğini Allah yer ile gök ve kat kat daha büyük olduğunu söylüyor evet bu ayetlere baktığımızda Müslümanın müminin ne işi var cehennemde? Rad Suresi 23-24’de günahı çok olan Müslümanı mahşerde çokça bekletilip cehennemde değil fakat mahşer yerinde bekleye bekleye bekleme ızdırabı çektikten sonra en son dünyadaki öğrencinin kanaat notu ile geçmesi gibi fakat sadece Allah’ın kanaati ile en son oda cennete gireceğini anlatır Rad Suresi.
Acizane bir soru sorayım; şefaatin cehenneme girmiş kulların oradan şefaat yolu ile çıkacak diyen inananları araştırın bakalım Allah’ın cehenneme koyduğu kulunu sonradan cennetine alacak diye bir tane ayet var mı? Soruyorum, şu şu ayetler bak cehenneme koyduğu kulunu sonradan bir müddet sonra cennete geçecek veya cennete geçirilecek diye Kuran'da bir tane ayet varsa söylesinler. Fakat cehenneme girenin orada ebedi kalacağını anlatan onlarca ayet var.
Mesela Mümunun süresi 102-103, Beyyine 6, Tövbe 63 gibi onlarca ayet cehennemin ebedi olduğunu söyler. O halde kitabımız Kuran'daki emir ve yasaklara uyup Peygamber'imiz gibi yaşamaya çalışıp mükâfatını da sadece Allah'tan beklemeliyiz.
Peygamberimiz ne güzel izah etmiş konumuzu şu hadisi ile: "Ey kızım Fatıma!, Babam Peygamber diye güvenme Rabbine karşı kulluk vazifeni yap, Eğer Allah'tan nefsini satın alamazsan vallahi ben bile senin namına hiçbir şey yapamam.. Müslim İman 89 Hadis No,351.
Saygılar Selamlar.