Mustafa Ünalan

Mustafa Ünalan

Mail: mustafaunalan@hotmail.com

Kur'an ışığında doğru bildiğimiz yanlışlar:

 İyiliği Sonsuz İkramı Bol Allah'ın Adıyla ,Tüm Peygamberlerine Selam Olsun

Zekat, infak, sadaka: zekat yüce kitabımız KURAN'da otuz küsür yerde geçiyor, fakat bilindiği gibi kardan değil maldan vermemiz, bir yıl geçtikten sonra değil, mala ne zaman sahip olursak o zaman vermemiz emrediliyor.

 Mesela  üzerinden11 ay geçen bir yıl geçmeden satılıp  başka bir mala yatırılınca 12 ayda o maldan vermesin mi? Birde nisap miktarını nasıl hesaplayacağız? ve bu nisaba hangi mallarımız girer? mesela hangi altın, gümüş, hayvanlardan, ve yerden biten ürünlerden, rızıklardan, zarüret ve hacet dışı arta kalandan verilir de, hangi evimiz, hangi arabamız, hangi arsamız, tarlamız, nisap miktarına dahil edilmez? Mesela evlerden daire var, dubleks var, tripleks, yalı var,a rsada hangi arsa? normal başımızı sokacağımız arsamı? yoksa milyar dolarlarla eden arsalarmı? YOK sen zekat vermek için değil vermemek için olmayan deliller arıyosun. Önce niyetin vermek olsun.

Kısaca sahip olduğun malların toplam değeri ne zaman nisap miktarını geçiyorsa buda yaşadığımız yere göre değişir, hemen zekatını vermeliyiz.

Kendimizin beğenmediğinden değil en iyisinden, verilmeli. Eskiden olduğu gibi binek olarak adamın bir atı, ev olarak iki göz odası, arsa, tarla olarak ekip ancak kendi rızkını  temin edebilense bu adam fakir, zekatı da  yoktur. Şu ayetler zaten vermenin eksitmeyip, aksine, kat kat artıracağını söylüyor.

2:261 -Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, bir tanenin durumu gibidir ki, yedi başak bitirmiş ve her başakta yüz tane var. Allah, dilediğine daha da katlar. Allah'ın rahmeti geniştir. O, her şeyi bilir. Başka bir ayette, Kim Allah'ın huzuruna bir güzellik getirirse ona, getirdiğinin on katı vardır. Kim de kötülük getirirse, o sadece getirdiğinin dengi ile cezalandırılır. Onlar haksızlığa uğratılmazlar. ENAM 160_141 gibi ayetleri incelediğimizde vermenin veren için çok, çok daha iyi olduğunu, vermeyenin ise zararda olduğunu, şu ayetler ne güzel açıklıyor: Sizin yanınızdaki tükenir, Allah’ın yanındaki ise bâkîdir, elbette biz o sabredenlere yaptıkları amelin daha güzeli ile ecirlerini muhakkak vereceğiz NAHL 96.Mesela Peygamber efendimiz: Ey Allah’ın kulları; Mallarınızı zekâtla koruyunuz! Hastalarınızı sadaka ile tedavî ediniz.

 Üzerinize gelecek kazâ ve belâ dalgalarını duâ ile def ediniz. Sadaka belâları defeder ve ömrü uzatır. ALLAH rızası için sen bölüş artandan da ver, karşılığında yaradan sana kat kat verecek bu kesin, hem bu dünyada hem de ahirette. Kısaca vermede ölçümüzü KURAN şöyle anlatıyor: Ey Allahın kulları; Mallarınızı zekâtla koruyunuz! Hastalarınızı sadaka ile tedavî ediniz. KURAN vermede nasıl davranacağımızı şöyle izah ediyor:3:180_Allah'ın, kendilerine lütfundan verdiği nimetlere karşı cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır o, kendileri için şerdir. Cimrilik ettikleri şey, kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah'a aittir. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. ISRA 29 DA İSE:Elini boynuna asıp bağlama (cimri olma), hem de onu büsbütün açıp saçma (israf etme); aksi halde kınanmış olursun ve eli boş açıkta kalırsın. Fi sebilillah bazen infak bazen cihat bazende hicret anlamlarında kullanılır fakat ALLAH için olmalı.

Birde kitabımıza göre yetiştirdiğimiz ürünlerden, sahip olduğumuz malların toplam değerlerinden net elde kalanın kitabımızdan kırkta bir delilini izah etmeye çalışıyım. Arapçada ayette geçen Dığfeyin kelimesi iki tane iki kat demek, birde adaf kelimesi geçiyor, dığfeyin in çoğulu yani en azı üç demek, birde mudaf var oda ikiden sonra çiftlere dört, altı gibi ikişer ikişer demek yani ikinin katlarının en az iki katı dört olur bir verdiğimizde en az on sevap verildiğine göre, dördün on katı 40 eder, birlira zekat verince ayete göre tamamını vermiş gibi sevabı olur. Delil ENAM süresi 160 BAKARA 261 e göre kırkta bir vermek tamamını vermek gibi sevap olmuş oluyor. Bu manada hayvanların zekatı da buna göre hesaplanmış mesela koyunun zekatıda 40 ta birdir, fakat koyunda 121e kadar bir verilir çünkü koyunun halk etinden sütünden faydalanır bankadaki parasından kimse faydalanmaz ve bakımı zor olduğu için sıkıntıları da göz önüne alınarak, mesela yine beş deveye bir koyun verilir genelde 8 koyun bir deve eder beş sekiz kırk onunda zekatı bir koyuna denk gelir.

Arazilerde üretilen ürünlerde sulama gibi sıkıntılar varsa yirmide bir, yağmur suyu ile sıkıntısızsa onda birdir. Birde fıtır sadakası var, buda kişinin fıtrat, baş göz sadakasıdır buda kişinin hayat sıtandardına göre değişir, yani yediği içtiğinin sıtandartına göre yani ne yiyorsan ondan bir aylık ortalamanı çıkartıp ona göre kişi başına verilmelidir. Kimse arpa buğday yemiyoki ondan verilsin, bal kaymak yiyen ne olacak? Üst gelirden yiyip içen alt gelirden yiyip içen gibi vermemeli, kendi yediği günlük neyse onun değerinden vermeli. kısaca vermede iman matematiğini devreye sokmalıyız çünkü normal matematikte verince azalır ama iman matematiğine göre verince en az yaradan on kat veriyor , yediyüze kadarda artırıyor, verdiğimiz eksilmiyor hem de artıyor artı birde ahirette tekrar verdiklerimizin kat katına sahip olursunuz, diyor iman matematiği, zaten zekatın kökü de ALLAH İçin verdiğinde kat kat artar demek, iman matematiği böyle fakat isteyemeyen miskinleri bulup kişinin kendine  bizzat eline verilmeli, üstüne aldığı içinde alana teşekkür etmek  verenin görevi bilmek, imanın matematiğidir. Saygılar.

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar