Malum Kur’ân kendisini Arapça olan “Kitab-ı Mübin/apaçık Kitap” olarak tanımlar. Kitabı Mübin ifadesi, adeta her okuyanın anlayacağı Kitap olarak anlaşılır veya yorumlanır. Oysa Arapça bilmeyenlerin onu anlaması imkânsız. Hadi Arapça bilseniz bile anlamanız için yeterli değil. O halde Arapça öğrenmeden anlaşılmayan bir Kitap, kolay anlaşılacak mesaj değil. Arapça öğrenmek de sanıldığı kadar kolay iş değildir. Nitekim İlahiyat Fakültelerinde bir yıl hazırlık okutulur, sonuç tam bir fiyasko. Peki, bir yıl sırf Arapça gören üniversite çağındaki öğrencilerin öğrenemediği Arapça Kitab’ı “Kitabı Mübin/apaçık Kitap” olarak tanımlamak ne derece inandırıcı?
Kitap anlaşılmaz mı” diyorsunuz, “hayır” ama her önüne gelenin de anlayacağı Kitap olmadığını söylüyorum. Onu anlamak için başta dil olmak üzere, tarih, kültür, peygamberlik, vahiy gibi konuların yanında her şeyden önce metot ve metodoloji bilmek gerekir.
Bakın Araplardili Arapça olanlar,Arapça bilen ve kafalarına teker kadar sarık sarıp Allah’ın ayetlerini kendi heva ve heveslerine göre yorumlayan onca şarlatan var ortalıkta. Demek ki, bu iş Arapça bilmekle olmadığı gibi iki kitap okumakla olacak şey değil. Belli bir uzmanlık şarttır. Herhangi bir alt yapı ve metodoloji olmadan yapılan okuma, belki entelektüel merakınızı ve açlığınızı giderebilir, ancak bu konum size ömrünü vahye harcamış ve mesleğinin hakkını veren insanlara söz söyleme yetkinliği vermez, ya da bunun adı alanda uzman olduğunuz anlamına gelmez. Peki, Kur’an’ı anlamak için her bireyin Arapça öğrenmesi mi gerekir? Hayır, son derece güzel ve kaliteli mealler bulunmaktadır. Alın onlardan takip edin, tüm mealleri karşılaştırın aynımanayı vermeyenleri o ayetin kurandaki konu akışına bakın diğermanalarına bakın, kelimeköklerine sözlüktenbakın, ancak hiçbir mealin mutlak olmadığını da unutmayalım. (Mesela ben Memet okuyan, Bayraktar bayraklı Abdulkadir Şener-Cemal Sofuoğlu-Mustafa Yıldırım meali ve Mustafa Öztürk mealini önerebilirim). Ne kadar iyi Arapça öğrenseniz ve bilseniz de, bir uzmanı kadar o metni anlama şansınız yok, birbirimizi kandırmayalım.
O halde Kur’an’ın “Kitab-ı Mübin” ifadesi ile neyi anlatmak istiyor? Son derece basit. Bu tanımlama her önüne gelenin veya iki kitap okuyanın anlayacağı anlamına gelmiyor. Kur’an bu açıklamayı inkârda direnen muhataplarına karşı kullanır ve neyin doğru neyin yanlış olduğunun vahiyle birlikte apaçık bir şekilde ortaya konduğunu anlatmaya çalışır. Diğer bir deyişle hakikat vahiyle birlikte apaçık önünüze serilmiştir bağlamında bir beyandır.Şayet sanıldığı gibi apaçık kitapsa ve Arapça bilmekle anlaşılıyorsa buyurun az buçuk Arapça bilen veya bu dili konuşan ortalama birisine şu ayeti sorun bakalım ne anlayacak? “Gökleri ve yeri altı günde yaratan Allah’tır. Daha önce onun hükümranlığı su üzerindeydi…” (Hûd 11/7). Acaba bu âyet muhataba ne anlatmak istiyor? Verdiğim örnek sadece bir tane, yüzlerce anlaşılması zor veya belli bir mesleki donanım-yetkinlik gerektiren âyet sıralayabilirim size.
Sonuç: Kur’an’ı anlamak için mutlaka Arapça bilmeniz gerekmez, bilseniz bile anlayamazsınız. Sadece ortalama mesajı hakkında bilgi edinirsiniz. Vahyi anlamak için uzmanlarınca titiz çalışmalar sonucunda yapılmış mealler bulunmaktadır. Şayet derdiniz mesajı anlamaksa, Arapça öğrenmeye ayıracağınız zamanı, oturun uzmanlarınca yapılmış çevirilerle vahyin mesajını anlamaya çalışın.
Kitab-ı Mübin ifadesi de her önüne gelenin çok kolayca anlayacağı basitlikte veya açıklıkta bir mesaj anlamına gelmiyor. İki kitap okuyarak kendini allame sanan ve satan zevatın, ömrünü veya akademik hayatını vahye, tefsire ve Kur’an’a adamış insanlara dil uzatmaya kalkması ise küstahlığın ve hadsizliğin daniskasıdır. Bilginiz had bilmenize yardımcı olamıyorsa, demek ki cehaletinizin farkına varamayacak kadar cehûlsünüzdür. İsrafil BALCI hocamdanAllah razı olsun bu konuyu benimle paylaştığı için.