Bektâşinin biri yıllardır görmediği bir çocukluk arkadaşı ile yolda karşılaşır. Aradan geçen zaman zarfında arkadaşı yükselmiş, ünlenmiş, zenginleşmiştir. Otururlar bir köşeye sohbet için. Arkadaş sürekli kendinden bahseder. Ben der,’’şöyle şöyle yaptım, ben şunları şunları başardım’’… Anlatır da anlatır neler yaptığını böbürlenerek.. Müstehzî bir gülüşle arkadaşını dinleyen Bektaşi sorar: “Peki, sonra ne olacaksın?”Gururla gülümseyen arkadaşı, sonra paşa olacağım der. Bektaşî anlamamış gibi soruyu yineler: “peki, sonra ne olacaksın?”Kendinden emin cevaplar diğeri: sonra vezir, daha ileride belki sultan olacağım. İnatla sorar Bektaşi: “ Ya sonra?” Arkadaşı bocalayıp “hiiiiiiiç” diye cevaplar. Gelinen yerden memnun Bektaşi son sözü söyler: “Bak gördün mü, ne gerek var bunca hırsa, çabaya. Ben şimdiden senin dönüp dolaşıp geleceğin hiiçççç denen yerdeyim.”Aziz dostlar; her daim dem vurduğumuz, hassaten siyâset ve makamlarda olduğumuz yerlerin geçici ve faniliğinden ve bu hikmetledir ki;bulunduğumuz yerlerde düzgün adam olma hasletinden bahsettik.Pek de nadir görünen elif gibi dim dik durabilen ve doğru adam olabilmenin bu devirde müşkülatını anlattık.Çocukluk yıllarından itibaren her insanın bir ülküsü,ideali hedefi ve gayesi olduğu mutlaktır.Hiç kimse yoktur ki;hayalleri daha güzel standartlarda yaşamak,makam mevki sahibi olmak,hatta ülkeyi idare etmek,mebus olmak,başkan olmak,rağbet görmek olmasın.Her ne olursak olalım Bektaşi fıkrasında olduğu gibi;sonun bir hiçten ibaret olduğunu unutmamak iktiza eder.Hayatın gerçeği ve sistemin gereği üzere elbette makamlar, mevkiler boş bırakılamaz.Ancak;bu hırs ve hubb-u câh dediğimiz, dünya sevgisi üzerine kurulan ve dahi dünyevileşme hastalığına müptelâ olmuş biz hasta ruhlu insanların sonunun en nihayetinde bir hiç olduğunu ve 2 metrekarelik dipsiz bir kuyuda nihayet bulacağını düşünmemek ancak gaflettekilerin harcıdır.Allahtan ki;senede bir ay mübarek Ramazan vesilesiyle bir nebze silkeleniyoruz.Bu vesileyle ölümün hak olduğunu,er geç herkesin başına geleceğini,ve dünya ihtirasları haricinde hayatın başka gerçekleri olduğunu da arada bir akla getiriyoruz.Peki daha ehven,daha elzem,daha mûteber olanı nedir? dersek...Çok basit be azizim…Şems-i Tebrizinin lisanıyla;Hayatta olabileceğiniz en güzel yer,bir duanın içinde olabilmektir…Günahsız bir lisanla, sevdiklerimizin hakkımızda ettiği gaybî saf ve masum dualar olmasa halimiz nice olurdu…Ramazan-ı şerifin sonuna yaklaştığımız bu günlerde bir duanın içinde olup hayat bulmak,hayatta kazanacağımız en yüksek makam olsa gerek…Cenâb-ı Kibriyanın Rauf ismi hürmetine rabbim hepimizi dualarda olmayı nasip eylesin…Ve o isim ki; şefkat ve merhamet gösteren, esirgeyen, kolaylık sağlayan anlamını tüm sevdiklerimizde hayat buldursun… Amin vesselam.
Oğuzhan Osmanoğlu
Hiç Olan Fani Dua İle Baki
- Oğuzhan Osmanoğlu
- 10 Temmuz, 2015, Cuma 00:00
- 17062
- FacebookSayfayı Beğen
- TwitterTakip Et
- YoutubeAbone Ol
- InstagramTakip Et
- LinkedinTakip Et
- RSSServisleri