“Allah’ın verdiği rızıktan yiyin, için.” (Bakara, 60). “De ki: Allah’ın kulları için çıkardığı süsü (yakışan giysiyi), temiz ve lezzetli rızıkları kim haram etti!” (Araf, 32) “Neye dayanarak üzerine Allah’ın adı anılanlardan yemiyorsunuz? Hâlbuki Allah, yenmesi haram olanları size açık açık bildirmiştir; ancak zorda kalmışsanız o başka.” (En’âm, 119) Haram Nasıl Bilinir? Bir şeyin haram olduğu aşağıdaki şekillerden biriyle anlaşılabilir:
1. Bizzat haram kelimesi veya türevlerinin kullanılmasıyla: “Kendiliğinden ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkasının adı anılarak kesilmiş, boğulmuş, vurulmuş, düşmüş, boynuz darbesi almış ve yırtıcı tarafından yenmiş olanlar size haram kılınmıştır…” (Mâide, 3)
2. Bir şeyin helal olmadığının açık bir surette belirtilmesi ile: “Boşadığınız kadınlara verdiklerinizden herhangi bir şey (geri) almanız size helal değildir.” (Bakara, 229)
3. Haram kılma anlamını bertaraf edici bir delil bulunmaksızın kullanılan yasak kipi ile:
“Fasıklık yapılarak üzerine Allah’ın adı anılmamış olduğu kesin olandan yemeyin!” (En’âm, 121)
4. Herhangi bir fiilden sakınmanın kesin bir görev olduğunu ifade eden “kaçınma/ictinâb” lafzı ile:
“Müminler! Hamr (kişiyi sarhoş eden şey), kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytan işi pisliklerdir. Onlardan kaçının ki umduğunuza kavuşasınız.” (Mâide, 90)
5. Helal ve Haramı Belirleme Yetkisi...Birçok ayette helal ve haram kılma yetkisinin sadece Allah’a ait olup insanların böyle bir yetkilerinin olmadığı, özellikle vurgulanan hususların başında yer alır. Allah Teâlâ “De ki: ‘Allah’ın size indirdiği her bir rızkı düşündünüz mü? Siz onu helal, haram diye sınıflandırıyorsunuz.
De ki: ‘Bu konuda Allah mı size izin verdi, yoksa Allah’a iftira mı ediyorsunuz?’ Bir yalanı Allah’a mâl edenler kıyamet gününü ne sanıyorlar? Allah’ın insanlara cömertçe verdiği bir gerçektir. Ama onların çoğu şükretmezler.” (Yunus, 59-60)“Allah’a mâl etmek için dillerinizin özenle bezediği yalanlar ile ‘Bu helaldir, bu haramdır’ demeyin. Allah’a karşı yalan uyduranlar iflah olmazlar. Bunlar biraz menfaatledirler; ama onlar için can yakıcı bir azap vardır.” (Nahl, 1116-117)“Müminler, Allah’ın size helal kıldığı şeylerden hoşunuza gidenleri kendinize haram kılmayın. Aşırı da gitmeyin; Allah aşırı gidenleri sevmez.” (Mâide, 87) .
“De ki: Allah’ın kulları için çıkardığı süsü, temiz ve lezzetli rızıkları kim haram etti? De ki bunlar dünyada esasen müminler içindir; Kıyamet gününde ise sadece onlar için olacaktır.” Bilen bir toplum için ayetlerimizi böyle açıklarız.” (A’râf, 32) Görüldüğü üzere ayetlerde insanların kendi başlarına helal veya haram belirlemeleri, Allah’a atılmış bir iftira olarak nitelendirilmiş ve cezasının can yakıcı bir azap olduğu bildirilmiştir. Fakat bir ayette helal ve haram kılma fiili, Resullah için de kullanılmıştır.İlgili ayet şöyledir: “Onlar, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı buldukları Resul’e, o ümmî nebiye uyan kimselerdir. O, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara tayyibâtı helal, habâisi haram kılar, üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır…” (A’râf, 157) Bu ayette Rasülüllah’ın, iyiliği emredip, kötülüğü yasaklaması, tayyibâtı (temiz şeyleri) helal habâisi (pis şeyleri) haram kılması, insanların üzerlerindeki ağır yükleri kaldırıp zincirleri kırması, esasında Kur’an’da var olanları bildirmesiyle gerçekleşmektedir. Bu fiillerin Resullaha izafe edilmesi, onun “resul” yani “elçi” olması hasebiyledir. Allah’ın resulü, Allah’ın kendisine bildirdiği emir ve yasakları herhangi bir ilave veya çıkarma yapmadan, olduğu gibi aktaran kişidir. Çünkü Allah Teâlâ ona kendisine indirdiği Kur’an ile hükmetmesini emir buyurmuştur. (Bkz: Mâide, 48, 49.) Sadece Resûlullâh değil, Allah’ın tüm elçileri, Allah’ın Kitabı’ndaki emir ve yasakları, ekleme veya çıkarma yapmaksızın ümmetlerine olduğu gibi tebliğ ederler.
Yukarıdaki ayette Allah’ın ve Elçisinin haram kıldığını haram kılmayanlardan bahsedilmektedir. Demek ki “iman etmiş kişiler” Allah’ın ve Resulünün helal kıldığını helal; haram kıldığını da haram kılacaklardır. İnsanların haram ve helal kılması da tıpkı Resulullahʼın ki gibi Kitapta olanların tebliği ile olur. Konumuzla ilgili olarak şu ayete de bir kez daha değinmek gerekmektedir:
Nitekim Resûlullâh bu hususu şu sözleri ile gayet güzel bir şekilde izah etmiştir:“Ben ancak Allah’ın, Kitabı’nda (yani Kur’an’da) helal kıldığı şeyi helal ve yine ancak Allah’ın, Kitabı’nda haram kıldığı şeyleri haram kılarım.”Bir başka hadis ise şöyledir:“Helal, Allah’ın, Kitabı’nda helal kıldıkları, haram da Kitabı’nda haram kıldıklarıdır. Hakkında bir şey söylemedikleri ise O’nun affettiği şeylerdir.” Sahabenin önde gelenlerinden Abdullah İbn Abbâs’ın da şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Cahiliye halkı bazı şeyleri yer, bazı şeyleri de tiksindikleri için yemezlerdi. Derken Allah, Nebisini gönderdi ve Kitap’ını (Kur’an’ı) indirdi. Helalini ve haramını açıkladı. Artık O’nun (Allah’ın) haram kıldığı haram, helal kıldığı da helaldir. Hakkında açıklama yapmadığı şeyler ise affedilmiştir.” İbn Abbâs sonra En’âm süresinin 145. ayetini okudu. Yine Abdullah İbn Abbâs, Resûlullâh ile ilgili olarak “Onlara tayyibâtı helal, habâisi haram kılar”(A’râf 157) ayetinde geçen habâisin; “domuz eti, faiz ve Allah tarafından haram kılındığı halde Cahiliye Araplarının helal gördüğü yiyecek ve içecekler” olduğunu söylemiştir.Bu da Resulullahʼın ancak Allah’ın haram kıldığı şeyleri haram kılabileceğini göstermektedir. Aynı ayetle ilgili olarak Tâbiîn’den Atâ bebî Rebâh da İbn Abbâs’tan rivayet ederek şunları söylemiştir: “Cenâb-ı Hak, buradaki habâis kelimesiyle; leş, kan ve Mâide süresinin 3.ayetinde zikredilen şeyleri kastetmiştir” diyerek Rasülüllah’ın haram kıldığı habâisin Kur’an’da yer alan haramlar olduğuna dikkat çekmiştir. Sonuç olarak, nebiler de dâhil olmak üzere hiç kimsenin Allah’tan bağımsız bir şekilde helal ve haram kılma yetkisi yoktur. Durum böyle olunca mezhep imamlarının, tarikat şeyhlerinin, hocaların, cemaat liderlerinin içtihat yaparak Allah’ın kitabında bulunmayan bazı yeni haramlar koyabilecekleri düşünülebilir mi? Asla! Onlara böyle bir yetki atfetmek ve bunun sonucunda söylediklerine sorgusuz sualsiz inanmak, onların hükmünü Allah’ın hükmü gibi kabul edip ona göre hareket etmek, hem şirk, hem haram, hem de günahtır. (Delil Tevbe, 31) Onlar, Allah'ın yanı sıra hahamlarını, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i Rabbler edindiler. Merhum Elmalılı Muhammed Hamdi Yazar’ın bu konuyla ilgili şu muhteşem sözleri ile yazımıza son vermiş olalım.Şöyle diyor Elmalılı: “Allah’ın emirlerini göz ardı ederek âlimlerde velev cüz’i bir hüküm vazetme (hüküm koyma) yetkisi bulunduğunu, hatta bir zerrenin bile hükmünün yerini değiştirmeye yetkili olduklarını kabul ve teslim eylemek Allah’tan başkasına bir rablık hissesi vermektir, onlarının dunillâh” (Allah’ın gerisinde) rab edinmektir. Şeytanlara, Tağutlara, Nemrutlara, Firavunlara, putlara ve evsâna tapmak nasıl bir şirk ve küfür ise âlimlere de haddinden fazla kıymet vermek öyledir. Araf süresi 2: Bu, sana indirilen bir Kitap'tır. Onunla uyarıda bulunman ve müminlere öğüt vermen konusunda göğsünde bir sıkıntı olmasın. Araf 3: Rabbinizden size indirilene uyun. O'nun yanı sıra başka velilere evliya ya uymayın. Ne kadar az öğüt tutuyorsunuz!
Yorum Yazın