Dikkat eksikliği, çocuğun dikkat süresinin yaşına göre kısa olması ve başta okuma, yazma ve matematik gibi akademik alanlarda olmak üzere dikkatinin kolay ve çabuk dağılması anlamına gelir. Dikkat eksikliği aynı zamanda “çabuk sıkılmak” olarak da tanımlanmaktadır. Ancak yaşamın her alanında çabuk sıkılma söz konusu değildir.
Bu çocuklar keyif aldıkları, eğlenceli veya zihinsel çaba gerektirmeyen eylemlerden sıkılmazlar. Zevkle yaptıkları işlere aşırı odaklanabilirler. Daha çok kurallı öğrenmeye karşı isteksizdirler. Bu durum ailelerin dikkat sorununu anlamasına engel olur. Aileler, uzun süre TV seyreden ya da bilgisayarda oyun oynayan bir çocuğun dikkatinin iyi olduğu gibi bir yanılgıya düşerler.
Dikkat sorunu olan çocuklar okulun başlamasıyla birlikte öğrenmeye karşı isteksiz ve ilgisizdirler. Ödev yapmayı sevmez, anne-baba ya da öğretmenin zoruyla ödev yaparlar. Tuvalete gitme, su içme, telefona bakma gibi çeşitli bahanelerle sık sık masa başından kalkarlar. Üzerlerine aldıkları bir işi bitirmekte zorlanırlar, bir işi bitirmeden başka işe geçerler.
Sınıfta öğretmeni dinlemekte zorlanırlar ve dışarıdan gelen uyarılarla hemen dikkatleri dağılır. Unutkanlık önemli bir dikkat eksikliği belirtisidir. Bu çocuklar günlük hayatta basit unutkanlıklar yaşayabilir ve öğrendiklerini düşündüğümüz bir bilgiyi de çabuk unutabilirler. Organize olmakta planlı ve programlı olmakta zorlanırlar. Sürekli ertelerler ve yapacakları işlerde öncelikleri belirleyemezler. Başarılı olmalarını güçleştiren sıkıntılarından biri de budur.
Uzun vadeli sonuçlara ulaşmak için bugünü planlama gerekliliği şarttır; ancak çocuğunuz bu bağlantıyı kurmada sıkıntı yaşar. Kısa vadeli hedefleri çocuğunuza sunmalı, etkili bir ödül sistemi ile sonuca odaklanmasını sağlamalısınız. Böylelikle hem özgüvenini geliştirebilir hem de okul başarısına katkıda bulunabilirsiniz.
Yaşanan tüm bu öğrenme zorluklarına sınavlarda dikkatsizce yapılan hatalar da eklenir. Çok iyi bildikleri soruyu dahi basit hatalarla yanlış cevaplayabilirler. Bazıları sınavları yetiştirememe sorunu yaşarlar. Okul süresince istenen uyum davranışları, onlar için çok güç ve gelişmesi gerekmektedir. Tüm bu zorluklar, çocuğunuzun sadece akademik başarısını değil, özgüvenini ve kendine olan inancını da düşürmektedir. Çocuğunuzun zayıf yönlerini geliştirmekle birlikte, güçlü yanlarına da odaklanmanız, hem akademik başarıya giden yolda hem de sosyal ilişkilerinde çok önemlidir.
Yaşadıkları güçlük ve zayıf yanlarına odaklanmayı bırakıp, “benim çocuğum neyi iyi yapıyor?” sorusuna yanıt bulmaya başlayın. Bu gelişim sürecine olumlu bakış açısı, motivasyon ve heyecan katmanız, başarı yolunda büyük ve sağlam adımlar atmanızı sağlayacaktır.
Çocuğunuz neler yapmaktan keyif alıyor? Okulda en başarılı olduğu ders hangisi? Bunu ne sağlamakta? Bu sorulara verdiğiniz yanıtları, çocuğunuzu güçlendirmek ve özgüvenini geliştirmek için kullanın. Unutmayın gelecek başarısı, kendine ne kadar inandığına bağlı.
İlgilendiği konuyla bağlantılı kitaplar, geziler, projeler oluşturun. Legolarla oynamayı seviyorsa, matematik ödevlerini Legolar eşliğinde oynamasını sağlayın; bedensel hareket konusunda heyecan duyuyorsa, her fırsatta spor yapmasını, yeni bedensel beceriler edinmesini sağlayın. Siz onun ilgi alanlarını besledikçe, o da ders ve ödevlerine daha rahat odaklanabilecektir.