Bir çocuğun yaşamı oyunsuz düşünülemez.
Oyun, çocukların olayları farklı bakış açılarıyla görmelerine, yaratıcılıklarının gelişmesine, sevinç ve hüzün gibi duygularının farkına varmalarına, arkadaş grupları içinde sosyalleşip, ahlaki ve sosyal kurallara uymayı öğrenmelerine, fiziksel açıdan kas ve kemik yapılarının gelişmesine, ifade yeteneklerinin ve kelime hazinelerinin gelişmesine yardımcı olmaktadır.
Oyunun yapısı ve içeriği gelişimsel evreye göre farklılık gösterir. İlk aylarında bebek bedenini ve çevresindeki nesneleri oyun oynayarak keşfeder.
“Kalk” komutunu verdiği elinin kalkması ve fırlattığı objenin havalanıp yere düşmesi onun için keyif veren bir keşiftir. Yaş ilerledikçe, oynanan oyun karmaşıklaşır. Örneğin, 2 yaş ve sonrasında çocuk sosyal rolleri ve yaşam tarzlarını incelemeye ve oyunun içine katmaya başlar.
Tek başına oynanan oyun, zamanla yerini eşzamanlı oyuna, ardından da ortak kurgulanan ve birlikte oynanan oyunlara bırakır. Çocuk, etrafındaki yetişkinleri gözlemleyerek, mesleki taklitlerin ve aile dinamiklerinin işlendiği evcilik ve doktorculuk gibi oyunlar geliştirir.
Çocuğun yaşına ve bilişsel gelişimine bağlı olarak, oynadığı oyunlar kural içermeye başlar ve bu kurallar zaman içinde karmaşıklaşır.
Oyun, çocuğun eğlenerek öğrenebildiği bir ortam yaratır. Örneğin çocuk, insanlarla uzlaşmayı, işbirliği içinde hareket etmeyi, kızgınlığını tolere etmeyi, anlaşmazlıkları çözümlemeyi ve cinsiyet rollerini oyunda uygulama ve öğrendiğini pekiştirme şansı bulur. Aynı zamanda, oyun kurgulamak, çocuğun hayal gücünü tetiklerken bilişsel ve bedensel becerilerini geliştirir.
Zamanlama, yaratma, inşa etme, akıl yürütme, sosyal kurgu gibi unsurlar sayesinde, çocuk oyun oynarken dener, yanılır, cesaret etmeyi öğrenir, hatalarının arkasında durmayı deneyimler ve yeni beceriler geliştirir. Çocuk oyun oynarken kendi sınırlarını keşfeder. Kendini tanır. Hoşlandığı ve zevk aldığı şeylerin yanı sıra hoşlanmadığı ve tahammül edemediği noktaları öğrenir. Bu esnada, sorumluluk duygusu gelişir ve görev almayı öğrenir.
Aynı zamanda, oyun anne ve baba için, çocuklarının duygu ve algısını gözlemleyebilecekleri bir araçtır. Çocuk konuşamadığı ya da anlatmaktan kaçındığı hislerini ve düşüncelerini tehlikesiz bulduğu oyunun kurgusuna dahil edecektir. Örneğin, kardeş kıskançlığı gibi htiği ama yanlış anlaşılacağı için dile getiremediği olumsuz duygularını, çocuk oyunda yarattığı ailedeki kardeşlerin konuşmalarında ve birbirlerine davranışlarında canlandırarak çözümleyebilir.
Oyunun iyileştirici gücü, çocuğa zarar görmeden ve kınanmadan hislerini yansıtma olanağı tanımasından gelir. Bunun yanı sıra, anne ve baba oyunu bir öğretme aracı olarak da kullanabilirler. Örneğin, çocuklarının çekingenliği yenmesine yardımcı olmak için önce güvenli oyun ortamında oyuncakların birbirleri ile kaynaştıkları bir tiyatro oyunu sergileyebilirler. Daha sonra çocuklarının oyun arkadaşı edinmesine destek olarak sosyalleşmesini sağlayabilirler.
Oyun hem eğlenceli hem de eğitseldir. Çocuk, oyun aracılığıyla duygularını keşfeder, sınırlarını öğrenir ve sosyal beceriler geliştirir. İyileştirici gücü sayesinde, çocuk stres yaratan sorunlarını oyunda çözümleyerek üstesinden gelir. Anne ve baba çocuklarının oyununa dahil olarak onunla kaliteli zaman geçirebilir ve aile içi iletişimin güçlenmesini sağlayabilirler.