Oğuzhan Osmanoğlu

Oğuzhan Osmanoğlu

Mail: aksarayportal@hotmail.com

"Aşk Bu İşte"

 Başlığa bakıp da  ihtisâsımız  olmayan bir mevzû  hakkında  gevezelik  edeceğimizi sanıyorsanız yanıldınız.Zirâ  ‘’aşk kiimm  ben kim’’ dermişim  .Dermişimde bir iki laf etmeden de  duramazmışım.Ama  herkesin  kendine  göre bir  aşk tarifi  yaptığınıda  düşünecek olursak;bizde bir   tarif yapacağız  elbette,fakat yazımızın sonunda…          Aslında  ölüm hakkında    karalamayı  sevsemde,bir çok kişiye  karanlığı ve  ayrılığı hatırlatmasından mütevellid,  pek  ölümü anmak   istemiyordum.  Ayrıca   bugün farklı bir konu  hakkında yazmayı   düşünmüş olsak da,     yaşadığımız bir ölüm acısı,  ölüm  hakkında  farklı bir  perspektifden bakmaya mecbur bıraktı. ’’Ölüm hakkında  konuşmanın, yazmanın  neresi  sevilir’’ diye  eleştirseniz de,ölümün aslında  bir  kavuşma,bir tezkere,bir cennet yolculuğu  olması hasebiyle  ve  ruhumuza verdiği müjdeler   açısından bakıldığında ,sadece  bu yönleriyle  ölüm hakkında  yazmayı  seviyorum.Sadede  gelirsek;           Henüz  17 yaşında,  gencecik  taze bir  fidan.Seyfullah; hem yakışıklı,hemde Anadolu tabiriyle babayiğit.Ortaköy AnadoluÖğretmen  Lisesisin  11.sınıf  en çalışkan  öğrencilerinden biri.Ansızın yakalandığı   hastalık nedeniyle  tedavi gördüğü hastanede  pazar günü  ruhunu teslim etti. Diyar-ı bâki,vuslat-ı âla,vatan-ı aslî,cennet-i muallâ  ve  dâhi , sâadet-i  ebedî  tarafına uğurlandı.’’Külli nefsin zâikatü’l mevt’’,yani her nefis ölümü tadacaktır ayet-i kerimesine inancımız  tam olsa da,genç  ölümler karşısında  şaşkınlık ve  duyduğumuz  üzüntü  farklı oluyor  işte.Her ne kadar  ölüm, karanlık ve  dehşet  gibi görünse de,bir  diğer yüzü olan vuslât, ve   tezkere-i  imtihan  düşüncesiyle kendimizi  teselli  ediyoruz.Yine de  ateş düştüğü yeri yakıyor .Bir babaya,anneye, kardeşe  böylesi bir ayrılık acısının tarifini yaptıramassınız.          Genç kardeşimizin ölüm haberi ilçeye  düştüğü andan itibaren,   arkadaşları öğretmenleri,akrabaları ve  dahî  tanıyıp tanımayan herkes  büyük üzüntü duydu.Sosyal medyada  Seyfullah hakkında yazılan üzüntü dolu  sözler,   gün boyu  devam etti.Akşama  yakın kılınan  cenaze  namazı sonrası,   insan ömrünün batışını da temsil eden,güneşin batışına yakın  bir  vakit köy  kabristanında  defnedildi.        Normalin üzerinde  bir kalabalık vardı  definde.Ara  ara  sohbetler  ettik kardeşimiz hakkında,kimi zaman  arkadaşları,kimi  zaman akrabaları,kimi  zamanda  öğretmenleri   denk geldi  sohbetlerimize.Hep  Seyfullahı  övücü  sözler vardı.Onun çalışkan ve  genç yaşına  rağmen efendiliğinden bahsediliyordu.Gencecik , daha  16-17 sinde olan  arkadaşları ellerinde küreklerle  arkadaşlarına son vazifelerini yapmak  için hazır bulunmuşlardı. Onu  ne kadar sevdikleri her hallerinden belli oluyordu.Hani  bir yazımızda,  ‘’gitmeden evvel  ölmek’’yani  ölmeden  evvel  sevilmek  gerek  demiştik ya;işte  Seyfullah  ölüme  gitmeden sevilmiş olanlardandı. Ama hepsinin  gözünde bir  buğu,hepsinde bir  hüzün,hepsinde  derin bir  ayrılık  acısı hakimdi.Ansızın gelen ve ‘’ ben geliyorum’’ demeyi   pek  sevmeyen  ayrılık meleği  Azrail‘ e  de  sitemleri vardı  belli ki.Tüm ölümler  zamansız ve her ölüm karşısında çaresizdir insanoğlu          Sadece  arkadaşları  değildi  göze batan.İlkokuldan liseye kadar her aşamada  öğretmenleri de  hazırdı.Arkadaşları  gibi onlarında  gözlerindeki  üzüntü    yoğun bir şekilde belliydi.Kimi şaşkın,kimi  dalgındı.Kimbilir bu çalışkan  yavrumuz hakkında  ne hayaller kuruyorlardı.Hatta  bir  öğretmeninin ‘’matematik dehası’’benzetmesi Seyfullahın ilerde  yapacağı meslek ve  ülkesine  edeceği hizmetler hakkında bir ön fikir oluşturmuştu bende.         Defin sırasında    Tarih öğretmeni Hasan Arpak hocanın  telaşlıca  rampa  aşağı koştuğunu gördüm.Bu hoca  nereye koşuyor  diye  kafamda  sorgularken,gördüğüm manzara beni  hem duygulandırdı,hemde ’’İŞTE  AŞK BU’’ dedirtti .Hasan hoca   bir  diğer öğrencisinin de yardımıyla,  mezara konulmak üzere ,  ağırlığınca  bir taş götürmeye çalışıyordu. Üzüntüsünün yanında,çabası ve  telaşı  o an hissettiği duygularına  tercüman oluyordu.Çok sevdiği öğrencisine  o da  kendince  son vazifesini yapıyordu.Ne için peki?Tabiki sevdiği için…Ama nasıl bir sevgi ?.. Beklentisiz ve  Allah  rızası için….    ’’İŞTE  AŞK BU’’olsa gerek. Beklentisiz ve yürekten sevmek  azizim …. yürekten…                                                     Yolun açık olsun  delikanlı….'Ölüm, yuvaya dönüş gibi. Yerin ,göğün ve ruhun derinliklerine cesurca bakabilen ve sevgiyle yaşayabilene neden korku versin. Seviyorum seni ölüm''
Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar