Dünyanın en büyük kanyonlarından Ihlara Vadisi, ilk Hıristiyanların yamaçlarda oluşan tüfleri oyarak yaptıkları kilise ve manastırları ile her yıl yüz binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Bozkırın ortasında, içinden akan Melendiz Çayı'nın hayat verdiği vadinin tabanına 382 basamaktan oluşan merdivenle inen doğa ve tarih meraklıları, çayın iki yanındaki 3,5 ve 7 kilometrelik yürüyüş yollarında trekking yapma imkanı buluyor. Ihlara beldesinden başlayıp, vadide 14 kilometre akarak Belisırma köyüne, oradan da Tuz Gölü'ne yönelen Melendiz Çayı, vadiye baştanbaşa muhteşem bir güzellik sağlıyor. Turistler, yürüyüşleri sırasında Belisırma'da mola vererek, Melendiz üzerine kurulan çardaklarda yöresel lezzetlerden tadıp, çaylarını yudumlarken, ayaklarını serin sulara sokarak günün yorgunluğunu atıyor. Tarihi bir mekan olmasının yanında doğal güzellikleriyle de ön plana çıkan Ihlara Vadisini, turistler önceki yıllarda sadece kiliseleri ziyaret ediyordu. Ancak son zamanlarda yapılan düzenlemelerle birçok farklı etkinlik için Ihlara'ya gelindiği öğrenildi.Doğasıyla İlgi ÇekiyorSon zamanlarda doğa tutkunları ve fotoğrafçıların rağbet ettiği bir yer olmaya başlayan Ihlara, Kapadokya içerisinde yemyeşil doğasıyla dikkati çekiyor. Vadi içerisindeki Melendiz Çayı, gelenleri kendisine hayran bırakıyor. Ziyaretçiler, doğa yürüyüşü yaparken dinlenmek için Melendiz üzerinde oluşturulan çardaklarda yemeklerini yiyip, çay içebilme imkanına kavuşuyor.Ardından yeniden yürüyüşlerine devam ediyorlar. Kapadokya'ya yolu düşen tüm ziyaretçilere mutlaka Ihlara Vadisi'ni ve muhteşem güzellikleriyle yurdun nadide bir köşesi olan Belisırma'yı görmeden ayrılmıyorlar. İşletmeciler ise, Belisırma'da yer alan çardaklarda dünyanın birçok yerinden misafirleri ağırladıklarını belirterek, "Bozkırın ortasında Ihlara'yı kurak bir yer sanan yerli ve yabancı turistler, vadinin tabanına indiklerinde karşılaştıkları doğal zenginlik karşısında çok şaşırıyor. Misafirlerimiz, buradaki çardaklara oturup, ayaklarını suya sokuyor" diyorlar. Haber: Ziya Koçak
Yorum Yazın