<p> Ülkemizde 80 milyon nüfusun, 54 milyonunun sosyal medya kullandığı bir ortamda, doktorların sayfaları da en çok ilgi çekenler arasında yer alıyor. İnsanlar, yaşadıkları sağlık sorunlarını ilk olarak arama motorlarından sorguluyor, hatta gideceği doktoru sosyal medyadan belirleyebiliyor.</p>
Gün geçtikçe hekimler, sosyal medyayı sağlık iletişimi için profesyonel bir platform olarak kullanıyor. Ancak bazı doktorlar sosyal medyada yer alırken, çok dikkatli olmaları gerektiğini unutabiliyorlar. Hastalarının ameliyat görüntülerini, öncesi ve sonrası şeklinde yayınlayabiliyorlar. Hastalarıyla hatıra fotoğrafları çektirip, “5. Tüp bebek denemesinde başarılı oldu.” şeklinde cümlelerle paylaşabiliyorlar. Peki, hastalar reklam aracı olarak sosyal medyada yayınlanabilir mi?
Sosyal medya, doktorların pratiği, eğitimi ve hastalarla iletişiminde büyük fırsatlar sunuyor. Uzmanın kendi branşı ile ilgili birçok bilgi, sadece bir 'tıkla' yayınlanabiliyor. Ancak yayınlanan içeriğin o tık süresi, etiği düşünebilmek açısından yeterli bir süre değil. Bu kadar hızlı yayınlanan bir içeriği geri çekmek, tamamen yok etmeyi sağlamayabiliyor. Doktorlar, Hipokrat yemini ederek mezun olurlar ve hasta mahremiyeti onlar için çok önemlidir. Hastalarının bilgileri, hasta izin vermediği sürece kimseyle paylaşılmaz. Çekilen vaka fotoğrafları, hastanın izniyle, ismi ve kişisel verileri belirtilmeden tıp kongrelerinde vaka sunumu olarak yayınlanabilir. Bu kadar hassas bir durum söz konusu iken, nasıl oluyor da bazı doktorlar hastalarının ameliyat öncesi ve sonrası görüntülerini paylaşarak, sosyal medya adreslerini süsleyebiliyorlar. Sağlık kişisel bir durumdur. Acaba yeni doğan bir çocuk, tüp bebek olarak dünyaya geldiğini herkesin bilmesini ister mi? Doğum sırasında çekilen videolarla, insanların en mahrem anları nasıl kamuya açılır? Bu durum hastalarla hekim arasında güvensizliğe sebep olmaz mı? Sağlık hizmeti sağlayıcıları arasında sosyal medya kullanımıyla ilgili BMC ResNotes’da yayınlanan araştırmaya katılan 366 sağlık çalışanı, her gün sosyal medyada yaklaşık 1 saat geçirdiklerini belirtmişlerdir. Aynı araştırmada, sağlık çalışanlarının yüzde 40’nın işyeri politikalarından habersiz olduğu sonucu çıkmıştır. Bu durum da gizli tıbbi bilgilerin istemeden de olsa yayınlanabileceğini göstermiştir.
Sosyal medyada hekimlerin neler yapması veya yapmaması gerektiğiyle ilgili T.C. Sağlık Bakanlığı’nda Sosyal Medya Danışmanı olarak çalıştığım dönemlerde da uyguladığımız bazı kurallar var. Sosyal medyayı etkin ve güvenli bir şekilde kullanırken doktorların dikkat etmesi gerekenler kısaca şunlardır:
• Sağlık iletişimi açısından her doktor kendine uygun bir dil oluşturmalıdır.
• Paylaşımlarda, sade ve içten bir üslup kullanılmalıdır.
• Fotoğraf paylaşılırken, kanlı ve irrite edici görseller olmamalıdır.
• Tıbbi terim kullanılması gerekirse, muhakkak açıklaması yapılmalıdır.
• Paylaşılan bilgiler, bilimsel ve kanıtlanabilir olmalıdır.
• Hastalar reklam aracı değildir. Bu nedenle hastanın bilgileri kesinlikle paylaşılmamalıdır.
• Doğmamış çocuk da bir birey olarak sayılmaktadır. Bireyin hakları göz önünde bulundurulup, henüz kendini ifade edemeyen bu çocukların doğum görüntüleri yayınlanmamalıdır.
• Estetik ameliyatların öncesi ya da sonrası görüntüleri kesinlikle paylaşılmamalıdır.
• Doktorun kendine ait olmayan yazıları ve görselleri yayınlamamalıdır. Başkalarına ait yazıların ise, kaynaklarını eklemeye özen gösterilmelidir. Sosyal medyada etkili ve güvenli sağlık iletişimi kurmanız dileğiyle. Haber: Fatıma Esra Öz
Yorum Yazın