Toplumdaki bağımlılık sorunlarının azaltılmasında önemli önlemlerden biri olarak bağımlılık yapıcı maddelerin özellikle 20 yaş altı gruba ulaşılabilirliğinin azaltılması gerektiğini söyleyen Amerika’da bulunan Mayo Clinic Tıp Fakültesi Bağımlılık Psikiyatrisi Bölümü Öğretim Üyelerinden Dr. Ulaş M. Çamsarı, “Maddeye maruz kalan beynin eğer genetik yatkınlığı varsa bağımlılık davranışı oluşturma riski çok yüksektir. Ailelerin her şeyden önce önleme yoluna gitmesi gereklidir” dedi.
Bağımlılık konusunda bütün dünya büyük bir mücadele veriyor. Bağımlılık çeşitleri de gün geçtikçe artıyor. Birleşmiş Milletler (BM), "2017 Dünya Uyuşturucu Raporuna" göre, hayatında en az bir defa uyuşturucu kullananların sayısı 2014 yılı itibarıyla 247 milyonken, bu rakam 2015'te 250 milyon olarak tespit edildi. Dijital bağımlılık da bir hastalık olarak tanımlandığı için bu konuda da çalışmalar yapılıyor. Mayo Clinic Tıp Fakültesi Bağımlılık Psikiyatrisi Bölümü Öğretim Üyelerinden Dr. Ulaş M. Çamsarı, bağımlılık ile ilgili sorularımı yanıtladı. Davranış bilimlerinde bağımlılık, tekrarlama isteği uyandıran, kontrol edilemeyen, giderek artan miktarda zaman ve efor gerektiren, azaldığında ya da kısıtlandığında huzursuzluk yaratan bireyin ve çevresindeki bireylerin genel işlevlerini ciddi şekilde etkileyen bir davranış sendromu olarak tarif edilir. Bağımlılık kavramı insanlık kadar eskidir, ancak spesifik bağımlılık tarifleri yaşanılan çağa göre değişebilir.
Bağımlılık Diyebilmek İçin Mutlaka Bir Madde Olmalı Mıdır?
Maddelerle seyreden bağımlılıklar yaygın olsa da madde olmadan da kişiler, kumar bağımlılığı, seks bağımlılığı gibi maddelerin yol açtığına benzer davranışlar içine girebilirler. Tanı koymak için kişinin davranışlarına bakarız, bunu yaparken sadece kişiye sormakla kalmayız, çevresindeki insanları, kişinin çevresinde olup bitenlere de bakarız. Bir davranışın bağımlılık olarak tarif edilebilmesi için mutlak gerekli kriterlerden biri kişisel veya kişinin çevresine dair gösterilebilir bir olumsuz ya da istenmeyen durumun varlığıdır. Tanı koyabilmek için herhangi bir laboratuvar testine gerek yoktur. Genetik yatkınlığın varlığından eminiz, ama kişinin hayat tercihleri, içinde bulunduğu çevre, bağımlılık sendromlarını özendirebilir ve öğrenilen davranışları pekiştirebilir. İnsan beyni yaklaşık 25 yaşına kadar gelişimini sürdüren bir organdır ve bu gelişim yıllarında öğrenilen davranışlar yaşam boyu izlerini sürdürebilir. Bağımlılık davranışları, yatkınlıklar ne olursa olsun, öğrenilen davranışlardır ve tekrarlandıkça kalıcı şekilde beyinde bağlantılar yaparak kırılması zor döngüsel bir şekle dönüşebilir.
Bağımlılığın Beyindeki Mekanizmasını Açabilir Misiniz?
Beyinde ödül merkezi diye bir bölge var. Dopamin depoları burada tutulur, tıbbi adı NukleusAccumbens. Buradaki dopamin depolarından dopamin, genlerimizin emrettiği eylemleri yaptığımızda ödül olarak yansır. Çok net bir durumdur. Yemek yemek, seks yapmak, aşık olmak, çocuk sahibi olmak örnek olarak verilebilir. Bağımlılık yapıcı maddeler bu dopamin bankasından deyim yerindeyse kayıt dışı usülsuz olarak dopamin çalarlar. Kişi buna alışır, bu aktiviteleri öğrenir ve bunların bağımlısı olur, olay bundan ibarettir.
Ödül ve cezanın bu sistemle ilişkisi var. Ödülün nörobiyolojik açıklamasını bağımlılık merkezi ile aynı bölgede yapabiliriz. Beynin kendini motive etme ödüllendirme sistemi kabaca NukleusAccumbensdopamin depolarından sağlanır. O halde, sevdiğiniz şeyleri yaparsanız, beyin de sizi ödüllendirir, istemediğiniz şeyler ise cezadır. Bunların bir kısmı genetik olarak kodludur bir kısmı ise öğrenilir.
Ödüllendirme Ve Cezalandırma Bağımlılık Tedavisinde Kullanılabilir Mi?
Elbette kullanılabilir zaten bağımlılık tedavisi denilen yöntemler bütünü bir öğrenmedir. Karmaşık bir davranış değişikliğine zorlanmadır, keyif yöntemlerinin el değiştirmesidir. Deyim yerimdeyse, kaçak para kaynaklarının kontrol altına alınması ve yeniden meşrulaştırılmasının , doğal ve sağlıklı kanallara yönlendirilmesinin öğrenilmesidir. Aileleri verilecek en önemli tavsiyem, çocuklarının bağımlılık yaptığı bilinen alkol, opiyat, esrar, kokain gibi maddelerle tanışmalarını olabildiğince geciktirmek için ellerinden gelen her türlü çabayı göstermeleridir. Bağımlılık yapıcı bir madde ne kadar erken yaşta tadılırsa, bağımlılık için o kadar büyük risk oluşturur. Bağımlılık çok nedenli bir problemdir, mücadelede de hem önlemeye yönelik hem tedaviye yönelik çok yönlü stratejiler kullanılmalıdır. Önlemeye yönelik ve tedaviye yönelik olarak düşünmemiz gerekir. İlk olarak erken yaşta maruziyetin azaltılması çok önemlidir ve erişilebilir bir hedeftir. Eğitim ve bilinçlendirme ikinci hedeftir. Bağımlılığın teşhisi ve tedavisi ile aynı derecede öneme sahiptir ve yetişmiş uzmanların ve tedavi olanaklarının erişilebilirliği çok kritik derecede önemlidir. Tedaviye hazır olmayan bir kişiye yapılacak en doğru girişim, onu suçlamadan, yargılamadan, madde kullanımının olumlu ve olumsuz yönlerinin kişinin kendi kendine keşfetmesini sağlamaktır, ki biz buna teknik dille motivasyonel girişim deriz. Suçlamak, aşağılamak, yargılamak hemen her zaman olumsuz sonuç verir, kişiyi içinde bulunduğu madde-muhakeme savaşında madde tarafına daha çok iter. Fatıma Esra Öz’ün Haberi
Yorum Yazın