Aksaray Üniversitesi (ASÜ) Eğitim Fakültesinin düzenlediği Eğitim Günleri konferanslar serisinin 10uncusuna katılan Diyanet İşleri Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı Dr. Necdet Subaşı, Türk Modernleşme Süreçleri, Cumhuriyet ve Din konulu bir konuşma yaptı. Subaşı, modernleşme sürecinin ilk dalgalarının Osmanlının çöküş sendromuyla birlikte başladığını ifade etti. - Bir Sonraki Konuk Deniz Ülke Arıboğan - Konferansın açılış konuşmasını yapan Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman Yılmaz, katılımından dolayı Dr. Necdet Subaşına teşekkür etti ve ileriki zamanlar için planladıklarını faaliyetleri anlattı. Yılmaz, Eğitim Günlerinin bir sonraki konuğunun Deniz Ülke Arıboğan olacağını ifade etti ve geleneksel hale getirilen Bilim ve Sanat Şenliğinin bu yıl geçen yıllara göre çok daha kapsamlı olacağını söyledi. - Türkiye 20nci Yüzyılda Pek Çok Travma Atlattı - ASÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Acar ise, Türkiye tespitleriyle konuşmasına başladı ve Türkiyenin üç kamburu sırtından atması halinde bir cihan devleti olabileceğini söyledi. 20nci yüzyıl boyunca ülkenin pek çok travma atlattığını, darbe üzerine darbe yediğini, yüzyılın ilkyarısını tek parti rejimiyle geçirdiğini, iki dünya savaşına tanıklık ettiğini, Birinci Dünya Savaşının sonunda koskoca bir imparatorluğu kaybettiğini, daha sonra da yoluma acaba nasıl devam etsem? sorusu ekseninde çok sancılar yaşadığını belirten Rektör Acar, Cumhuriyet dönemi modernleşme tecrübesinin, sosyoloji kitaplarına konu olacak örnek olaylardan ¬birisi olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Mustafa Acar, Bir toplum kendisine yeni bir kimlik arayışı içerisinde nasıl travmalar yaşayabilir? Nasıl bir uçtan diğerine savrulabilir? Bunları toparlamak için nasıl bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçmesi gerekir? gibi sorular sorarak, bu konuda Türkiyenin, dünya tarihine örnek ülkelerden birisi olduğunu ifade etti. - Üç Kamburu Sırtımızdan Atarsak Cihan Devleti Oluruz - Cumhuriyetin başında Türkiyenin sırtında üç kambur olduğunu, ülkenin bugün hala o üç kamburu sırtında taşımaya devam ettiğini belirten ASÜ Rektörü, bu kamburları sırtından atamadığı sürece Türkiyenin iddialı bir cihan devleti olmasının zor olduğunu söyledi. Prof. Dr. Mustafa Acar, konuşmasına şöyle devam etti: Bu sorunlar Ermeni sorunu, Alevi sorunu ve Kürt sorunudur. Ermeni sorunu bir ara acaba farklı bir kulvarda açılım yapsak mı? arayışlarına konu oldu ama devamı gelmedi. Alevi sorunuyla alakalı bir açılım yapıldı. Kürt sorunuyla alakalı açılım süreci devam ediyor. Bu kamburu sırtımızdan atma ihtiyacı çok üst seviyede. Biz bu üç kamburu sırtımızdan atabilirsek, bizi kimse tutamaz. Ortadoğunun merkez ve mihver ülkesi oluruz, çok daha hızlı bir büyüme trendi yakalarız, siyasi-ekonomik istikrar ve iç barışımızı çok daha perçinlenmiş bir hale getirebiliriz. O zaman dünyanın şamar oğlanı, üçüncü sınıf marjinal bir ülke olmaktan çıkarız; bir merkez ülke, bir cihan devleti haline gelebiliriz. - Modernleşmenin İki Evresi Var - Diyanet İşleri Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı Dr. Necdet Subaşı, Türk Modernleşme Süreçleri, Cumhuriyet ve Din konulu konferansına, modernleşmenin iki evresinin olduğu bilgisini paylaşarak başladı. Bu evrelerden ilkinin, devleti kurtarmak için kendisine sığınılan bir modernleşme, ikincisinin ise toplumu tamamen modernize etmeye yönelik bir ilgi olduğunu söyleyen Dr. Subaşı, Cumhuriyetin modernleşme pratiklerindeki ilgi alanlarının, Osmanlı modernleşmesindeki gibi dine ya da dinsel olana atıf yaparak ilerleyen bir şey olmadığını belirtti. Çoğu sosyal bilimcinin Türk modernleşmesini Cumhuriyetle birlikte başlatmayı çok büyük bir problem olarak gördüğüne vurgu yapan Subaşı, Çünkü modernleşme sürecinin ilk dalgaları Osmanlının çöküş sendromuyla başlamış bulunuyordu. Dolayısıyla; İkinci Mahmutun reformları, Abdülmecitin Tanzimat reformu, ardından Abdülhamitin -kısmen sıkı sayılabilecek- modernleşme konusunda çok ciddi ataklarıyla ortaya çıkan, hatta ikili yapılandırmalarla toplumda ciddi bölünmeler de üreten yönelimleri, bizim modernleşme dediğimiz eğilimlerin ilk nüvelerini ifade ediyor dedi. - Modernleşmek Zorundaydık, Çünkü
- Neden modernleşmek zorundaydık? sorusuna yanıt veren Dr. Necdet Subaşı, şöyle devam etti: Çünkü bizi yenenler modern olduklarını iddia ediyorlardı. Bizi değişik cephelerde, bir şekilde çökertenlerin siyasal söylemleri, onların bizimle aynı referans dünyasında olmadıklarını gösteriyordu. Bizim referans dünyamız dindi, ama modernlerin referans dünyası din değildi. Hıristiyanlık artık bir referans olmaktan, meşruiyet aracı olmaktan çıkmıştı. Fransız Devrimi, aydınlanma ve laikliğin kuramsal anlamda çok değişik örneklerinin ortaya çıktığı süreçler, ister istemez dini ikinci plana atmayı, dini bir aidiyet göstergesi olarak kullanmayı, ama esas meşruiyet çerçevesi olarak aklı ve rasyonalizmi esas almayı önümüze getirmişti. Dr. Subaşı, konferansının ikinci kısmında Alevi Açılımına dair yapılan çalışmaları değerlendirdi. Sorulan sorulara yanıtların alınmasının ardından Vali Yardımcısı Tolga Polat, Dr. Necdet Subaşına günün anısına bir plaket takdim etti. Konferansı öğrencilerin yanı sıra İslami İlimler Fakültesi Dekanı Mehmet Bahaüddin Varol, İl Müftüsü Bekir Gülce ve akademisyenler de takip etti.
Yorum Yazın