Aksaray Aile Hekimleri Derneği (AKAHED) yönetim kurulu başkanı Dr.H.Şenol ATAKAN tarafından yapılan basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi;Sağlıkta Dönüşüm Programına başlarken sağlık hizmetlerinin planlaması ve sunumu sırasında, sosyal devlet anlayışı çerçevesinde, koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verilerek Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinin güçlendirileceği, Bakanlığın başlıca görev ve sorumluluğunun ise sadece politika hazırlamak ve düzeni denetlemek olacağı belirtilmekteydi.Ancak Sayın Bakanımız Dr. Müezzinoğlunun göreve başlaması ile Bakanlığın Sağlıkta Dönüşüm Programının Aile Hekimliği Uygulaması ayağında belirlenen politikaların dışına çıkmaya başladığı üzüntü ve şaşkınlıkla tarafımızdan izlenmektedir.Bugüne kadar halkın sağlık sistemine olan memnuniyetinin %20lerden %80lere ulaşmasında, aşılama oranlarının Avrupa ortalamasının üzerine çıkması, %97 gibi yüksek seviyelere ulaşmasında, anne ve bebek ölümlerinin yarı yarıya azaltılmasında en fazla emeği olan Aile Hekimliği çalışanları, anlaşılamaz bir şekilde özerk sağlık işletmeleri olan hastanelerin personeli yapılmaya çalışılmaktadır.Biz Aile Hekimliği çalışanları neyin kavgasını veriyoruz?Biz sağlık çalışanları geleceğimiz için kaygılıyız ve bütün gayretimizin nedeni bu kaygıdır. Eninde sonunda bizlerde halkımızın arasına döneceğiz ve sağlık hizmetlerinden yararlanacağız. Bizim yerimizi alacak sağlık çalışanlarının bizlere, çocuklarımıza kısacası geleceğimize daha iyi hizmet verebilmeleri için, uygun çalışma ortamlarını oluşturmak istiyoruz. Bu görev bizim olduğu kadar tüm halkımızın da görevidir. Bizler sağlıklı bir toplumun inşası ve sağlıklı bir gelecek için mücadele ediyoruz.Saygıdeğer halkımız, biz sizi tanıyoruz. Peki ya siz bizleri tanıyor musunuz?Biz aile hekimliği çalışanlarının görevlerine bakacak olursak ;- Koruyucu Hekimlik Uygulamaları (aşılamalar vb.)- Birinci Basamakta Tedavi ve Laboratuar Hizmetleri- Gerektiğinde hastayı gözlem altına alarak tetkik ve tedavisini yapar,- Aile sağlığı merkezi şartlarında tanı veya tedavisi yapılamayan hastaları sevk eder, sevk edilen hastaların geri bildirimi yapılan muayene, tetkik, tanı, tedavi ve yatış bilgilerini değerlendirir, ikinci ve üçüncü basamak tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri ile evde bakım hizmetlerinin koordinasyonunu sağlar,- İlgili Mevzuatla Belirlenen Rehabilitasyon Hizmetleri- Entegre sağlık hizmetinin sunulduğu merkezlerde gerektiğinde hastayı gözlem amaçlı yatırarak tetkik ve tedavisini yapar,- Tıbbi danışmanlık- Ana-Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Hizmetleri- Periyodik Sağlık Muayeneleri ve İzlemler(Bebek-Çocuk, Gebe, Loğusa, Yaşlılar vb)- Taramalar (Kanser, Kronik Hastalık, DM, HT vb)- Evde Bakım Hizmetleri (Özürlü, Yaşlı, Yatalak vb.)- Mobil Sağlık Hizmetleri.- Raporlar (Birinci Basamakta Resmi Hekimlerce Düzenlenen Tüm Raporlar)- Bölgesel Sağlık Sorunlarının Çözümü ve Planlaması için TSM ile işbirliği- İdari Sorumluluk- Adli Tıbbi Görevler- Kayıt yükümlülüğü (Kişisel Sağlık Dosyası ve Birinci Basamak Sağlık Kurumlarınca Düzenlenen Kayıtlar)- Kayıtların Mahremiyetinin Sağlanması- Hizmet içi Eğitim- Aile Sağlığı Biriminin İdare ve İdamesi.- Bakanlıkça ve ilgili mevzuat ile verilen diğer görevleri yapar. Yukarıda ana başlıklar halinde sunulan hizmetleri ve hizmetlerin tıbbi ve akademik gerekliliklerini ve aile hekimlerine bağlanan nüfusu (yaklaşık 3500-4000) dikkate alırsak aile hekimlerinden beklenen iş yükünün, bir aile hekimi ve varsa- bir aile sağlığı elemanının iş gücünü aşar şekilde planlandığını görebiliriz.Ayrıca kamuoyunda hiç almadığımız kadar yüksek rakamlarda maaş aldığımız propagandası yapılmaktadır. Aile Sağlığı Merkezlerimizin;- Kira bedellerinin, elektriğinin, kömürünün, jeneratörünün, temizlik malzemelerinin, telefonlarının, hizmetli ve çalışan bedellerinin, her türlü tıbbi malzemenin bizler tarafından ödendiğini,- - Özlük haklarında her gün gerilemeler yaşadığımızı, - Ücret yönetmeliklerindeki düzenlemeler ile ücretleri her geçen gün azalırken iş yükü artan Dünyadaki tek meslek grubu olduğumuzu, - Emeklilik hak edişleri devamlı gerileyen tek meslek grubu olduğumuzu, - Devlet hastanesi acillerine dolgu malzemesi, yama yaptırılan çalışanlar olduğumuzu, - Her raporu verebilmesi için muğlâk lafların olduğu yönetmelikler düzenlenen, görev senelerdir yapılmayan, iş güvencesi olmayan çalışanlar olduğumuzu, - Mesai sonrasında, hafta sonları ve tatil günlerinde elektrikler kesildiğinde aşıları korumak için sabahladığımızı ve bunun için de ceza kesildiğini, - İzlemlerine gelmeyen aşılarını yaptırmayan gebeler, bebekler için sokak sokak hafiyelik yaptığımızı, -Görev ve sorumluluklarını yapmayanların yerine bizlerin sorumlu tutulup cezalandırıldığını, Veri toplamak için ömrümüzün bilgisayar karşısında geçtiğini ve bunu evlerimize de taşıdığımızı, -Hizmet verdiğimiz halkımız tarafından senelerdir hangi hizmetleri verdiğimizin anlaşılamadığını, -Sağlık sistemindeki aksaklıkların sorumluları olarak görülüp şiddete maruz kaldığımızıBiliyormusunuz?Bizler ülkemizin onurlu hekimleri, hemşireleri, ebeleri, sağlık çalışanları, halkımıza hiçbir fedakarlıktan kaçınmadan ve büyük özveriyle en iyi sağlık hizmetini sunmayı amaçlıyoruz. Ağır koşullara ve iş yüklerine rağmen aile sağlığı merkezleri çalışanları, esas görevleri olan ve birinci basamak sağlık hizmetinin temelini oluşturan, koruyucu sağlık hizmetlerini, özveriyle yerine getirmektedirler.Bakanlığımızın yaptırdığı tüm anketlerde vatandaşların Aile Hekimliği sisteminden memnuniyet oranı , tüm göstergelerden en yüksek olanıdır.23 Kasım 2013te TBMM Sağlık Komisyonunda kabul edilip, kanunlaşmak üzere meclise gönderilen Torba Yasa Tasarı ile, aile hekimlerine ve aile sağlığı çalışanlarına eğitim adı altında, hastanelerin acil servislerinde, ayda asgari 16 saat nöbet görevi getirilmiştir. Gündüz yapılan mesai sonrası nöbeti adı altında hastanelerde çalışmamız gerekecektir. Bizler tıp fakültesinden mezun olmuş, yıllardır mesleğimizi onurla yapan kişileriz. Amaç acil eğitimi değildir, başarısız uygulamalar nedeniyle hastane acillerinde oluşan yığılmayı çözmeye yönelik anlamsız bir girişimdir. Bilinmelidir ki; acil tıp ve aile hekimliği görev ve sorumlulukları bakımından iki ayrı tıp disiplinidir. O yüzden aile hekimlerine görev tanımları dışında verilen bu görev de angaryadır. Avrupa Aile Hekimleri Birliği de acil servislerde çalışmanın aile hekimleri görev kapsamında olmadığını açıklamıştır.Acil servislerde gereksiz yoğunluk yaşanmaktadır ve bunun bir an önce çözülmesi gerekmektedir. Yılda 90 milyon acil servis başvurusu olmaktadır. Bu rakamlarla dünya birincisiyiz. Ortaya çıkan sorunlara geçici ve uygun olmayan çözümler bulunmakta dolayısıyla hiçbir sorun kökten çözülememektedir. Aile Sağlığı Merkezlerinde ve hastanelerde katkı payı adı altında hastalardan ek ücret alınmaktadır. Bu ek ücreti ödemek istemeyen vatandaşlar acile yığılmaktadır. Başvuruların çoğu TIBBİ ACİL değildir. Aile Hekimliği Merkezlerinde yazılan reçetelerden katkı payı alınmaması çözüme katkı sağlayacaktır. Diğer sebep de işçilerimizin işyerlerinden izin alamamalarıdır, mesai sonrası kendileri ve yakınları için mecburen acillere başvurmaktalar. Nihayetinde mesailerini akşama kadar //tirnakkoydu////tirnakkoydu//acil hasta//tirnakkoydu////tirnakkoydu// tamamlamaktadırlar. Bu iş kanunlarına ve vicdanlara uygun değildir. Uygulanan sağlık politikaları sonucu sağlık tüketimi arttırılmış ama kalite göz ardı edilmiştir.Ben halkımızdan acil serviste verilmesi gereken hizmete zamanında ulaşamadığı için veya yeterince dikkatle incelenemediği, müdahale edilemediği için hastasını kaybeden veya kalıcı hasar gören hastalara ve onun yakınlarına şunu sormak istiyorum. Acaba bu kaybınızın veya hasarın tek sorumlusu size hizmet veren sağlık personeli midir? Yoksa bir gecede bir hekime 200-300 hastaya bakmaya mahkum eden sağlık politikaları uygulamaları mıdır? Basında örnek verilen yabancı ülkelerde bir hekimin bir gece nöbetinde baktığı maksimum hasta 15-20 iken ülkemizde bir gecede bir hekimin baktığı hastanın 200-300 olması ve bu nedenle hastaların zarar görmesi kimin sorumluluğu olabilir. Sizi gerçekleri görmeye davet ediyorum...Sürekli yeni mevzuat ve görevler çıkarılmasına rağmen Sağlıkta Şiddet yasası 1,5 yıldır çıkarılmamıştır. Sağlık çalışanlarına şiddet haberleri artık olağan hale gelmiştir.Şiddetle ilgili yaptırımlar son torba yasasına tüm uyarılara rağmen eklenmedi. Eş değer meslek grupları arasında en az emekli maaş ve ikramiyesi alan, ağır stres ve risk altında çalışmasına rağmen yıpranma hakkı bulunmayan kesim sağlık çalışanlarıdır. Maaşı son 5 yılda düşen yegane çalışanda Aile Hekimi ve Aile Sağlığı elemanlarıdır. Belediyelerin görevi olan defin ruhsatı nöbetleri ve adli tıp kurumunun görevi olan adli nöbetleri Aile Hekimleri tutmaktadır .Büyüklerimize seslenmek istiyoruz..Kimse bizim memleketimize ve insanımıza hizmet duygumuzu sınamaya kalkmasın...Kimse hekim olmadan bu hizmetin sürdürülebileceğini aklının ucuna bile getirmesin...Kimse bizi Yunanistan dan hekim getirmekle tehdit edebileceğini düşünmesin...Yarın polisler seslerini yükselttiğinde polis mi getireceksiniz ?Yoksa yarın vatandaşım sesini yükselttiğinde vatandaş mı getireceksiniz ?Olay bu mudur ?Birilerinin yerine birilerini getirmek midir? Sürekli çözüm önerilerimizi sunduğumuz halde dikkate alınmamaktadır.Çözüm önerileri ;1-Maliyet etkin hizmet sunumu için birinci basamak sağlık hizmetleri önemlidir ve desteklenmelidir. Son üç yılda Aile Hekimliğine ayrılan bütçe 4 Milyar TL iken hastanelere ödenen bütçe özel hastaneler dahil 12 Milyar TL den 38 Milyar TL ye yükseltilmiştir.2-Koruyucu sağlık hizmetlerinin desteklenmesi ile bu maliyet etkinliği çok daha fazla miktarlara çıkacaktır, ama olumlu sonuçları yıllar içinde yansıyacaktır.(periyodik sağlık taramaları kapsamında yapılacak kanser taramaları ile erken evrede yakalanacak kanser vakalarının maliyetleri ile bulaşıcı olmayan kronik hastalık takiplerinin birinci basamakça yapılması sonucu önlenecek komplikasyonların tedavi gideri maliyetleri hesaplamaya dâhil edilmemiştir.)3-Hastanelere başvurularının azalmasının sağlanması için ikinci basamak ve diğer basamaklarda ödeme modeli değiştirmeli, performansa dayalı ödemi modeli yerine kaliteyi ön plana çıkarak yapı özendirilmelidir. Bu geçiş sürecinde hastaneler desteklenmelidir.4-Hastaların elenip süzülerek diğer basamaklara gitmesinin sağlanması ile uzman hekimler gerçek hastalarla ve alanlarıyla ilgili hastalıklarla uğraşmaya başlayacak, kalite yükselecek, özellikle poliklinik giderleri yanında gereksiz yapılan tetkikler ile tahlillerin önüne geçilebilecektir.5- 2 milyar kutu ilaç sarfiyatı koruyucu ve önleyici tedbirlerle yani birinci basamağa başvurunun özendirilmesi ve akılcı ilaç kullanımı ile yarı yarıya azaltılabilir. Sağlık bütçemizde en büyük açıklardan biri olan ilaç ve sarf malzemesine ayrılan bütçenin azalması ile yıllık 7-10 milyar TL arası açık önlenmiş olabilir.6-Kişinin hiçbir hastalığı olmasa bile periyodik sağlık taramaları kapsamın da ASM ne yönlendirilmesinin önü açılmalı. Kişi eğer bu taramalarını yaptırmazsa hastalık riskini artırdığı için sigorta primi yükseltilmelidir. Bu şekilde kişilerin aile hekimi ile hayata dair yakın ilişkisi artabilir, güven ilişkisi sağlanabilir. Kişilerin kendi sağlıklarıyla ilgili sorumluluğu artırılabilir. Birinci basamağın kullanılabilirliği ve işlevselliği teşvik edilmiş olur.7-Acil servis hizmetleri kendine has yaklaşımları olan ayrı bir tıp disiplinidir. Disiplininin temel evrensel kuralları ve yaklaşımları ortadadır. Bu durum söz konusu iken yapılacak şey acil tıp uzmanlığının desteklenerek hekim / personel açığı giderilmesidir. Adeta bir dolgu malzemesi gibi o alanda kullanılacak, tıp disiplinin bazı gereklerini yerine getiremeyecek, bu alanda tecrübe eksikliğinden kaynaklı hekim ve personel kaynaklı yaklaşımların çıkaracağı tıbbi ve hukuki sorunlar göz önünde bulundurulmalıdır.Uyarıyoruz!!Tüm uyarılarımıza rağmen gerekli düzenlemelerin yapılmaması durumunda, birinci basamak sağlık hizmetinde yaşanması olası aksaklıklardan ve mağduriyetlerden biz hekimler sorumlu olmayacağız..Halkın sağlığı için Aile Hekimliği uygulamasına sahip çıkmaya ve Halkın yanında olmaya devam edeceğiz.
AKAHED,
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın