Şiddete uğrayan kadın ‘Kadın Sığınma Evinde’ misafir olurken, şiddet uygulayan ise uzaklaştırma, hapis ya da para cezası ile cezalandırılıyor. Türkiye’de ve ilimizde tırmanışa geçen aile içi şiddet olaylarında sadece kadınlar değil, çocuklarda şiddete maruz kalabiliyor. Şiddete maruz kalan vatandaş devletin güvencesine alınırken, şiddet uygulayan şâhısa ise uzaklaştırma, hapis ya da para cezası ile cezalandırılıyor. Ülkemizin kanayan yarası olan aile içi şiddet olaylarının temel sebepleri ise; ekonomi, eşler arası diyalog eksikliği ön planda yer alıyor. Yetkililer ise aile içerisinde iletişimin önemli olduğuna vurgu yaparak şu görüşlere yer verdiler; “Eşlerin birbirlerini ya da ebeveynler ile çocuklar arasındaki köprüyü kuran iletişimdir. Bazı ailelerde iletişim eksiklikliliği yaşanması sebebiyle aile içi şiddet yaşanabiliyor. İnsanın en mahrem alanı olan ve her türlü sıkıntının ardından sığınabileceği en önemli liman olan aileyi bazen şiddet kirletebiliyor. Toplumsal şiddet çoğu zaman görünür iken aile içi şiddet gizli kalır. Aşikâr olduğu zaman da yasaların önüne çarpıtılmış geleneksel bakışlar girer, “özel hayattır”, “karı koca arasında olur böyle şeyler”, “babadır sever de döver de” gibi hamasi ifadelerle geçiştirilir. Ancak şiddet, insanların bedenlerinde ve ruh dünyalarında tamiri zor yaralar açabiliyor. O yüzden geçiştirilmemesi, inkâr edilmemesi ve önemsenmesi gereken bir konudur. Aile içi şiddet, başlıca üç başlık altında incelenir. Sosyal, Psikolojik ve Biyolojik olarak da incelenebilecek bu kategoriler; tam açıklaması ile Fakirlik (Sosyal), Güç ve Kontrol isteği(Psikolojik), ve Biyolojik (Alkol ve Uyuşturucu) başlıklarında incelenebilir. Ekonomik güçlük çeken ailelerde, diğer ailelere nazaran çok daha fazla aile içi şiddeti gerçekleşmektedir. Fakirliğin getirdiği sosyoekonomik sorunlar doğrultusunda; birey tepkisini ailesine karşı göstermektedir. Fakir ailelerde yokluğun verdiği eksiklik nedeniyle iç çatışmalar yaşanmaktadır. Fakir ailelerin çocukları zengin olan ailelerin çocuklarıyla ve onların sahip oldukları imkânlarla yüz yüze gelince bir eksiklik hissetmektedirler ve bunu da ailelerine yansıtmaktadırlar ve giderek saldırgan tutum sergilemektedirler. Fakirlik nedeniyle okulunu bitiremeyen bireyler bilinçsiz ve cahil kalabilmektedir bu nedenle yanlış yollara sapmaktadırlar, araştırmalar sonucu şiddetin en çok eğitimden yoksun kalmış aileler ve onlar tarafından yetiştirilmiş bireylerce sergilendiği saptanmıştır. Toplumsal bakış açısı doğrultusunda, erkeğin egemen olmasını öngören toplumların alışkanlıklarında ve geleneklerinde kadınlar mağdur durumdadır. Bunun dini ve kültürel boyutları da mevcuttur; ancak erkeğin aile reisi görevini üstlenmesi ve bunu hor görmesidir. Aile içerisinde her bireyin eşit görevlere dağılmaması ve güç sahibi olanların mantıksal olarak bunu kaldıramaması. Uluslararası araştırmalar doğrultusunda; alkolik ve uyuşturucu bağımlısı olan bireylerin %25'e yakını aile içinde şiddet uygulamaktadır. Aile içi şiddet büyük bir oranla kadına ve çocuklara yöneliktir ve şiddeti gerçekleştiren kişi de çoğu zaman erkektir. Psikolojik vakalar tarafından bildirilen fiziksel ve cinsel şiddet eylemlerinin % 90’ı aile bireyleri tarafından yapılmıştır. Aile içi şiddetin sebeplerini biyolojik, psikolojik ve sosyal olarak ele almak mümkündür. Şiddetin ilk tohumu ise şüphesiz çocukluk yıllarında atılıyor. Aile içinde öğrenilen şiddet davranışı filmler, TV ve bilgisayarlı şiddet oyunlarıyla desteklendiğinde giderek bir davranış biçimi haline geliyor kişide. Gün geçmiyor ki toplumumuzda bir şiddet olayına rastlanmasın. Üçüncü sayfa haberleri hep bunlarla dolu.”
Aile İçi Şiddet Olayları Artışa Geçti
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın