“Milli Eğitim Bakanı’na Soruyoruz; Şiddeti Önlemek İçin Daha Kaç Eğitim Emekçisi Can Vermeli?”
GÜNDEMİstanbul'da özel bir lisenin okul müdürü İbrahim Oktugan'ın okuldan atılan yabancı uyruklu bir öğrencisi tarafından öldürülmesi sonrası sendikaya bağlı öğretmenler ilk derse girmeyerek, 10 Mayıs tarihinde tamamen iş bıraktı ve eylem gerçekleştirdi.
İstanbul’da Okul Müdürü İbrahim Oktugan’ın bir öğrencisi tarafından katledilmesinin ardından eğitim sendikaları ayağa kalktı. Son yıllarda öğretmene artan şiddetlere karşı sık sık sesini çıkaran eğitim emekçileri, son olarak yaşanan cinayetle birlikte iş bırakarak, eyleme geçti.
Eğitim İş ve Eğitim Sen üyeleri “Birleşe birleşe kazanacağız”, “Öğretmene şiddete hayır”, “Can korkusuyla yaşamak istemiyoruz” sloganlarıyla 15 Temmuz Milli İrade Meydanı’nda toplanarak alkışlarla protesto gerçekleştirdi.
“Meslektaşımızı Hayattan Koparan Ne Basit Bir Öfke Krizi Ne de Failin Uyruğudur”
Sendika eğitimcileri adına konuşan Eğitim İş Şube Başkanı Ahmet Eraslan, “Milli Eğitim Bakanlığı ve siyasi iktidarın eğitim emekçilerine yönelik söylem ve yaklaşımları ile Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerinden emeğimizin değersizleştirildiği, mesleğimizin itibarsızlaştırıldığı koşullarda, savaşlarda bile hedef alınmayan eğitim emekçileri okullarda şiddetin hedefi olmaya devam etmektedir. Önceki gün ömrünün büyük bölümünü eğitime ve öğrencilerine adamış olan bir meslektaşımızı hayattan ve öğrencilerden koparan ne basit bir öfke krizi, ne failin öğrenci oluşu ne de failin uyruğu ile ilgilidir. Bugüne kadar eğitimden sorumlu olanların yaptıkları açıklamalarda eğitimde yaşanan olumsuzlukların sorumlusu olarak öğretmenleri göstermesi, CİMER uygulamasının bizlere karşı bir sopaya dönüştürülmesi, MEB'in eğitime yaşanan sorunlara çözüm üretmek yerine öğretmenleri ve idarecileri veli/öğrenci karşısında tek muhatap olarak bırakması, bugün yaşananlara zemin oluşturmuştur” dedi.
“Milli Eğitim Bakanı’na Soruyoruz; Daha Kaç Eğitim Emekçisinin Can Vermesi Gerekiyor?”
Öğretmene şiddetin tek bir failinin olmadığını ifade eden Erarslan, “Cinayetin arkasındaki zihniyet, bizleri ötekileştiren, her fırsatta tehdit ederek hedef haline getiren, mesleğimizin itibarını ayaklar altına alanlarıdır. ‘Bir toplumun uygarlık düzeyi, öğretmene verdiği değerle ölçülür.’ Öğretmenler, toplumun temel taşlarını döşeyen, gelecek nesilleri yetiştiren ve aydınlık bir geleceğe rehberlik eden mimarlardır. Öğretmene yapılan her saldırılar tüm topluma ve ülkenin geleceğine yapılmış bir saldırıdır. Unutmayalım ki, eğitimsiz bir toplum, karanlığa mahkûmdur.
Buradan Milli Eğitim Bakanı’na soruyoruz; Okulda şiddeti önlemek için daha kaç eğitim emekçisinin can vermesi gerekiyor? İktidarın ve MEB'in plansızlığı nedeniyle okullarımız güvenlik açısından ciddi risk altındadır. Okullarımızdaki güvenlik açığının faturasını canımızla mı ödeyeceğiz? Buradan bir kez daha altını çiziyoruz. Her suç gibi bu suçun da azmettiricileri olduğunu biliyor ve onları çok iyi tanıyoruz. Daha önce defalarca yaşadığımız cinayetler gibi bu son cinayetin de azmettiricileri; öğretmenler çalışmıyor gibi yanlış bir algıyı toplumda yaymaya çalışanlardır. Bizleri bugün okullarımıza açık hedef haline getirenler; liyakatsiz şekilde atandıkları koltuklarda bir hükümdarlık alanı gibi kullananlar, her fırsatta bizleri aşağılamaya çalışan mülki amirlerdir. Öğretmenliğin aynı zamanda bir uzmanlık mesleği olduğunu görmezden gelenlerdir. Okullarda şiddeti körükleyenler; eğitime dair eleştiri ve önerilerimize yıllardır kulak tıkamakta ısrar edenlerdir" açıklamasında bulundu.
“Bir An Önce Eğitimde Şiddet Yasası Çıkarılmalıdır”
Eğitim Sen Şube Başkanı Şevket Köksal ise , okullarda yaşanan şiddet olaylarını önlemek için atılması gereken adımlara değinerek, “Okullardaki şiddetin arkasındaki nedenler ortaya çıkarılmalı, eğitim emekçilerinin can güvenliği sağlanmalıdır. Okulda şiddetin son bulması için MEB'i acilen harekete geçmeye ve önlem almaya çağırıyoruz. Okullarda yaşanan şiddet olaylarındaki korkutucu tırmanışını engellemek için bir an önce eğitimde şiddet yasası çıkarılmalıdır. Eğitim kurumlarının tümünde, şiddetle mücadele etmek için alınması gereken somut önlemleri, ne yapılacağını ve nasıl önleneceğini gösteren bir eylem plan hazırlanmalıdır. Failler toplumun vicdanını rahatlatacak ve yeni olaylar açısından caydırıcı olacak şekilde cezalandırılmalıdır. Özel ya da devlet okulu fark etmeksizin, derhal tüm okullarda güvenliği sağlanmalıdır. Ahlak bekçiliğine soyunan RTÜK'ün toplumsal şiddeti başlıca gündemi haline getirip, maya ve suç temalı TV yapımlarını denetlemesi sağlanmalıdır. İçine bin bir tane gereksiz ve hatta zararlı içeriklerle doldurulan müfredat yerine şiddetin çağdışı ve yanlış olduğunu gösteren, toplumsal yaşam dersler içeren öğretim programlar hazırlanmalıdır. Eğitim sen ve Eğitim is olarak İbrahim Oktugan öğretmenimizin ailesi basta olmak üzere tüm meslektaşlarımıza ve eğitim camiasına başsağlığı diliyor, okullarda yaşanan şiddetin sona ermesini ve can güvenliğimizin sağlanmasını talep ediyoruz" sözlerini kullandı. Konuşmalardan sonra öğretmenler sembolik olarak kanlı önlüklerini meydana attı ve alkışlarla protesto gerçekleştirdi. Haber: Kemal Onur Atalay
İlginizi Çekebilir