Kimsenin Gölgesinde Yaşamayan Kadınlar
AKSARAY"Kendimi bir başkasının hayatındaki dipnot olarak görmüyorum." bu cümle tarihteki ilk kadın savaş muhabiri olan Martha Gellhorn’a ait. Kadınlar istediklerinde imkânsız gibi gelen birçok hedefi başarır. Buna en iyi örneklerden biri de gazeteci Martha Gellhorn olur.
İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre, genç kadınların internette hayatlarını mükemmel gösterme baskısı htiği ortaya çıktı. Bu durum ülkemizde de farklı değil. Kadınlar sosyal medyada daha zengin, daha başarılı, daha zayıf kısaca, çok mutlu olduğunun ispatını yapmaya çalışıyorlar. Bunu da sahip olduğu, para, eş, çocuk fotoğrafları ve videoları ile göstermeye uğraşıyor. Oysa kadınlar kendi hedefleri ile de birilerine bir şey ispat etmeden, mutlu olabilirler. Çünkü, mutlu olmak birilerine ispatla olmaz, hissedilir. Kadınlar günümüzde iyi rol modeller bulamayabiliyorlar. Geçmişe baktığımızda ise, ilkleri başaran birçok kadın var. İşte bunlardan biri de gazeteci Martha Gellhorn. Londra Daily Telegraph’a göre 20. yüzyılın en iyi savaş muhabirlerinden biri olarak kabul edilen Gellhorn, 60 yıllık kariyeri boyunca, dünyada gerçekleşen birçok savaşa gider ve haber yapar. Martha Gellhorn, kariyerinin yanında özel hayatı ile de çok dikkat çeken bir kadın gazetecidir. Hemingway &Gellhorn isimli filmde, gazeteci Martha Gellhorn ve yazar Ernest Hemingway arasındaki fırtınalı ilişki yarı belgesel bir anlatımla ele alınır.
2 Emmy ödüllü film, çiftin Florida’daki bir barda tanışmaları ile başlar. İspanya’ya savaş izlemeye giden Ernest Hemingway gibi Gellhorn da bu savaşı yerinde görmek ister. Ancak, Fransa-İspanya sınırına giderken cebinde sadece 50 dolar bulunur. Hemingway’in kaldığı Florida Oteli’ne yerleşir. Bu sürede hem savaş alanında hem de şehir merkezinde gözlemler yapar. Ancak, Gellhorn, yazı yazamaz, bu duruma Hemingway daktilosunun başında çalışırken, şu sözlerle tepki gösterir: “Savaş muhabiri olman gerekiyor, nesin sen savaş turisti mi?” Bu sözler üzerine Gellhorn yazmaya başlar ve haberleri yayınlanır. Hemingway, Gellhorn ile ilk tanıştığı andan itibaren kendisinden etkilenir, ancak ilgisini ve sevgisini belli etmez.
Son yaşanan olaylardan sonra Gellhorn, Hemingway’e aşık olur. Savaşın kimseye mutluluk getirmediğini düşünen Gellhorn, savaş alanlarında olmasının nedenini şöyle anlatır: “Bizim işimiz sesi olmayanlara ses vermek, masumlar için tanık olmak ve görkemli bir anlatımın arkasında yatan kötülüğün maskesini düşürmek.”1939'un başlarında Hemingway ile birlikte Küba'ya gider. Hemingway "Çanlar Kimin İçin Çalıyor" romanı, Gellhorn ise "A StrickenField" adlı konusu Prag'da geçen romanını yazar.Gellhorn sonrasında birçok savaş alanına yalnız gider. Hemingway bu durumdan çok rahatsız olur. Bir gün ansızın Avrupa'ya gitmeye karar verdiğini ve Collier's dergisine makaleler yazacağını söyler.
Hemingway, böylece Gellhorn'un ayağını kaydırmış olur.Bu duruma çok kızan Gellhorn, hemşirelerin olduğu bir gemiye gizlice sızar ve hemşire kılığında savaş alanına giderek, haber yapar. Gellhorn İngiltere'ye ayak basar basmaz Hemingway'in eğlenceden dönerken bir trafik kazası geçirdiğini öğrenir. Kaza sırasında başında derin bir yara açıldığını hastaneye gittiğinde görür. Sonrasında Gellhorn, Hemingway’in dengesiz davranışlarına katlanamadığı için ayrılmaya karar verir. Hemingway beraber olduğu kadınlara dengesiz ve kimi zaman duygusal anlamda zorbaca davranır. Hemingway’i terk eden tek kadın Martha Gellhorn olur. Hemingway’in üzerinde bıraktığı etki öyle güçlüdür ki, yaşananlar en beğenilen romanına yansır.En çok savaş gören gazeteci olarak anılan Gellhorn, aynı zamanda iyi bir romancı ve seyahat yazarıydı.
“TheFace Of War” adlı eserinde savaş anılarını anlattı. Ölümünün ardından adına Martha Gellhorn Gazetecilik Ödülü verilmeye başlandı.Güçlü kadınlar, kimseden yardım istemezler, birilerinin gölgesinde kalmaktan rahatsız olurlar. Bu nedenle Gellhorn, Hemingway’in isminden ve imkanlarından yararlanmadı. Sevdiği için onunla birlikteydi, hedeflerine ulaşmak için kendi çalıştı. Bu süreçte de Hemingway çalışmalarına destek olmak yerine, yolunu tıkamaya çalıştı. Martha Gellhor çok güçlü bir kadındı. Kadınlar içlerindeki gücü fark ettiklerinde, fark yaratabileceklerini anlayacaklar. Kimsenin gölgesinde kalıp, korumasına ihtiyaçları olmadığını görecekler.Fatıma Esra Öz’ün Özel Haberi
İlginizi Çekebilir