Kilo Vermenin Önünde Bu 6 Hastalık Yatıyor
SAĞLIKKilo vermek isteyip de veremiyorsanız bunun arka planında bir hastalığın söz konusu olabileceğini hiç düşündünüz mü? Diyetisyen Merve Yüksel, "Kilo verememe sebebiniz hastalık olabilir" açıklamasında bulunarak, kilo vermeyi engelleyen hastalıkları açıkladı.
Günümüzde hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenme, kilo alımına neden olurken, kilo vermek de büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Diyetisyen Merve Yüksel, sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşamın yanında kilo vermenin önündeki engellerden birinin de hastalıklar olduğunu belirterek, kilo verme sürecini engelleyen ya da sekteye uğratan hastalıkları açıkladı.
Kilo verme sürecinde ne kadar çaba gösterseniz de kilo veremiyorsanız arka planında bir hastalık söz konusu olabilir. Bazı hastalıklar, kilo vermeyi engelleyerek kilo almaya sebep olur. Diyetisyen Merve Yüksel'in açıklamasına göre, işte kilo vermeyi engelleyen 6 hastalık:
Bu Hastalıklar Kilo Vermeyi Engelliyor
Hipotiroidi: Tiroit, boynun ön kısmında bulunan, metabolizmayı doğrudan kontrol eden farklı hormonları üreten ve salan küçük bir bezdir. Hipotiroidi hastalığında tiroit bezi düzgün çalışamaz ve sonuç olarak, yetersiz miktarda tiroit hormonu üretilir, metabolizma yavaşlar. Metabolizma yavaşlarsa zayıflamak güçleşir. Bu nedenle hipotiroidi hastalığı olan kişiler, genellikle kilo alır ve bu kişilerde depresyon, yorgunluk, eklem ağrısı, kas ağrısı, halsizlik, azalmış tat, kırılgan saç ve tırnaklar gibi belirtiler ortaya çıkar.
Cushing Sendromu: Kortizol, adrenal bezleri tarafından üretilen önemli bir hormondur. Yağ, protein ve karbonhidratların enerjiye dönüşmesine yardımcı olur. Cushing Sendromu, kortizolün aşırı üretilmesi veya kortizolün anormal regülasyonu ile karakterize edilen metabolik bir hastalıktır. Vücutta çok fazla kortizol olması, özellikle vücudun orta bölümünde, yüzde, sırt üstünde ve omuzlar arasında aşırı kiloya neden olabilir. Cushing Sendromu kilo vermeyi zorlaştırmanın dışında ek olarak yara iyileşmesinde gecikme, yorgunluk, kaslarda güçsüzlük ve baş ağrısı gibi problemlere de sebep olur.
İnsülin Direnci: Glikoz, sindirim sisteminden kan dolaşımına doğru ilerleyerek pankreastan insülin salınımını uyarır. Normalde, insülin glikozu bağlar, hücrelere ve dokuların enerji için glikoz kullanmasına yardımcı olur. Glikoz kan dolaşımında azaldığında, pankreastan insülin salınımını durdurur. İnsülin direnciniz varsa, hücreler insülin hormonunun hareketine iyi yanıt vermez. Sonuç olarak, bu hücreler glikozu düzgün şekilde almaz ve kan dolaşımındaki glikoz seviyeleri yüksek kalır. Sürekli yüksek glikoz seviyeleri de pankreastan insülinin sürekli salınmasını tetikler. Bu durum kan dolaşımında ve enerji açlığı olan hücrelerde yüksek insülin ile yüksek glukoz düzeylerine neden olurken, kilo artışına sebebiyet verir.
Polikistik Over Sendromu: Polikistik over sendromu doğurganlık çağındaki kadınlar arasında sık görülen hormonal bir bozukluk olarak karşımıza çıkıyor. Bu hastalığın ismi boyutları artmış yumurtalıkların dış yüzeyindeki çok sayıda küçük kistlerden oluşur. Adet döngüsünde düzensizlik veya uzamış periyodlar, tüylenmede artış, akne ve obezite bu sendromda sıklıkla görülen problemler. Polikistik over sendromunun kilo artışına etkilerinden biri insülin direnciyle olur. İnsülin direncine ek olarak yumurtalıklarda üretilen testosteronun artması da kilo artışını etkiler.
Kansızlık (Anemi): Mineral olarak demir, vücudun her bir hücresinde kullanılır. Kırmızı kan hücrelerinde oksijen taşınmasını sağlamasının yanında birçok enzimin yaşamsal parçasını oluşturur ve sistemimizdeki pek çok önemli biyolojik işlemi de başlatır. Özellikle kadınlarda sık görülen kansızlıkta, vücutta demir düşükken, metabolizmanın taleplerini karşılayacak kadar enerji toplamak daha zor olur. Bunun sonucunda yorgunluk, uyuşukluk ve sinirlilik problemleri gelişebilir. Yorgunluk nedeniyle fiziksel hareketlerde azalma, enerjiyi artırmak için de daha fazla gıda tüketimi olabilir. Bu durum da kilo artışına yol açabilir.
Hormonal Bozukluklar: Metabolizma her kişide farklı çalışır. Bu farklılık çevresel etmenler, genetik yapı ve hormonlara bağlı olarak oluşur. Hormonlar büyüme, gelişme, üreme gibi olayları kontrol etmesinin yanı sıra metabolizmayı da etkileyerek kilo almayı veya kilo kaybını kontrol eder. Tiroit ve insülin hormonunun dışında leptin hormonu, büyüme hormonu, aldesteron, progesteron, prolaktin, kortizol, ghrelin gibi hormonlar vücudun dengesini sağlarlar. Bu hormonlarla ilgili bir bozukluğun ortaya çıkması halinde metabolizma etkileneceği için diyet yapılsa bile kilo vermek güçleşebilir. Anormal iştah artışları, açlık- tokluk mekanizmasında bozukluklar, adet düzensizlikleri, sağlıksız besin tercihleri, uyku bozuklukları, vücutta şişlikler ve ağrılar görülebilir. Bunlar diyet sürecini olumsuz etkileyebilir, kilo kaybını önleyebilir. Haber: Dilek Eyüboğlu
İlginizi Çekebilir