Dünya Sağlık Örgütü’nde Dünyaya Vizyon Katan Türk Bilim Kadını
SAĞLIK<p> 194 ülkeyle, 6 bölgede ve 150’den fazla ofisiyle Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), dünya genelinde ülkelerin sağlık hedeflerine ulaşmaları için devletlere destek veriyor. Yol gösterici görev üstlenen kuruluş hakkında DSÖ Avrupa Bölge Ofisi Direktör Yardımcısı Dr. Nedret Emiroğlu ile Dünya Sağlık Örgütü’ndeki 20 yıldan uzun kariyerini, bulaşıcı olmayan hastalıkları, salgın hastalıkları ve aşılanmamanın neden olabileceği halk sağlığı risklerini konuştuk.</p>
Diyabet, kanser, kalp ve solunum yolu hastalıkları gibi bulaşıcı olmayan hastalıkların Türkiye’deki ölümlerin yüzde 87,5’inin sebebi olduğunu söyleyen Emiroğlu, bunun endişe uyandırıcı olan tarafının ise, her 6 yetişkinden birinin diyabet yüzünden genç yaşta hayatını kaybettiğini belirtti.
Avrupa Bölgesinde yaşanan kızamık salgınının bu yüzyıl için emsali görülmemiş nitelikte olduğunu vurgulayan Emiroğlu, ebeveynler, sağlık çalışanları, karar alıcılar ve bakanlar da dahil herkesi aşı ve aşıyla önlenebilecek hastalıklara dair güçlü ve kanıta dayalı bilgi paylaşmaya davet etti.
Bir Türk kadını olarak, büyük başarılara imza atan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölge Ofisi Direktör Yardımcısı Dr. Nedret Emiroğlu, Türk kadınlarına, “Güvenirliliğinizi bilgi ve tutkuyla inşa edin, kariyerinizin her anındaki deneyimlerden ders alın ve takımını en güçlü yönü olarak gören saygın bir lidere dönüşün. Her şeyden öte, attığınız her adımı yöneten bir vizyonunuz olsun.” diyor.
Aynı zamanda DSÖ Bölge Direktörünün Küresel Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Özel Temsilcisi de olan Dr. Nedret Emiroğlu, sorularımı yanıtladı.Dünya Sağlık Örgütü, kısa adıyla DSÖ, insan sağlığı konusunda çalışan bir Birleşmiş Milletler örgütü. Her yıl Dünya Sağlık Günü olarak kutladığımız 7 Nisan 1948’de Anayasası yürürlüğe girdi. 194 üyeden oluşan DSÖ’nün Dünya Sağlık Meclisi, en üst karar alma mercii olup, İcra Kurulu Sağlık Meclisi’nin karar ve politikalarını yürürlüğe koyar. Örgüt; İcra Kurulu tarafından aday gösterilen ve Sağlık Meclisi tarafından atanan Genel Müdür tarafından yönetilir.194 ülkeyle, 6 bölgede ve 150’den fazla ofisiyle, DSÖ’nün 7 bin çalışanı her yerde ve herkes için sağlığın sağlanması için kararlılıklarını paylaşıyorlar. Yol gösterici ilkemiz; ırk, din, politik görüş, ekonomik ve toplumsal şartlara bağlı kalmaksızın tüm insanların mümkün olan en yüksek sağlık düzeyine, fiziksel, ruhsal ve sosyal ferahı içerecek şekilde ulaşmaları.
DSÖ dünya genelinde sağlık hedeflerine ulaşmaları için devletlere destek veriyor ve onlara ulusal sağlık politika ve stratejileri geliştirmeleri için yardımcı oluyor. Bunu sağlık için önemli konularda liderlik yaparak ve ortaklıklar kurarak; araştırma gündemini şekillendirerek ve bilgi dağıtımı yaparak; ilke ve standartlar belirleyerek ve kanıta dayalı politika seçenekleri üreterek ve sağlıktaki çıktıları gözlemleyerek yapıyoruz.
Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye'de Neler Yapıyor?
Şunu söyleyerek başlayabilirim; DSÖ, ülke ve bölge ofisleri aracılığıyla T.C. Sağlık Bakanlığı ile çok yakın biçimde çalışıyor. Sağlık risklerini belirleme, ulusal eylem planları geliştirme ve uygulama konusunda Bakanlığın çalışmalarına katkıda bulunuyoruz. Bu işbirliğinin genel çerçevesi hükümetin politika oluşturmasının temelinde sağlığın olmasından emin olmak oluşturuyor. Özellikle bu ülke için öncelik olan bir dizi sağlık konularında iş birliği yapıyoruz. Bulaşıcı olmayan hastalıklar ve bulaşıcı hastalıklar gibi.Diyabet, kanser, kalp ve solunum yolu hastalıkları gibi bulaşıcı olmayan hastalıklar Türkiye’deki ölümlerin yüzde 87,5’inin sebebi olarak karşımıza çıkıyor. En çok endişe uyandırıcı olan tarafıysa her 6 yetişkinden biri diyabet yüzünden çok daha genç yaşta ölüyor. 2016’da, bulaşıcı olmayan hastalıklar 2016 yılında 13 milyar Dolar ya da başka bir deyişle gayri safi milli hasılanın yüzde 3,6’sına denk gelen bir ekonomik külfet yarattı. Bu hastalıkların artışında en önemli beş faktörü tütün kullanımı, fiziksel hareketsizlik, aşırı alkol tüketimi, sağlıksız beslenme ve hava kirliliği oluşturuyor. Bulaşıcı olmayan hastalıkların etkisi göz önüne alınarak, Türk hükümeti bu hastalıklarla ve doğurdukları risk faktörleriyle mücadele etmek için çok sektörlü 2017-2015 Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Eylem Planına bağlılığını yeniden teyit etti. DSÖ bu eylem planını uygulamak için Sağlık Bakanlığı ve ilgili sektörlerle yakın bir iş birliği içerisinde çalışıyor. Örneğin, tütün ürünlerinin cazibesini azaltmak için etkili bir yöntem olduğu kanıtlanmış olan yalın paket uygulamasını meclisten geçirmesi için Türkiye’ye destek sağladık. Ayrıca, Türkiye’nin gıda ürünleri üzerine yüksek, orta ve az tuzlu logosu gösteren ‘trafik ışığı’ paletleme yöntemi aracılığıyla yüksek tuz tüketimini azaltmak ve sağlıklı beslenme için ve daha çok fiziksel aktivite yapmaya yönelik yürüttüğü hareketi destekliyoruz.
Ekim 2013’ten bu yana Türkiye, kuzey Suriye Arap Cumhuriyeti’ndeki insani krize müdahaledeki çok yönlü yaklaşımıyla acil durum operasyonları için örnek bir yer teşkil ediyor. Türkiye’de, ülkede misafir edilen 3,6 milyon Suriyeli sığınmacının sağlık hizmetlerine eşit, ucuz ve kültürel olarak hassas şekilde ulaşabilmeleri için hizmet sağlayan sağlık yetkililerine destek oluyoruz. Aşırı zor şartlarda sınır ötesindeki ihtiyaç sahibi insanlara hayat kurtarıcı yardım ulaştırmak için çalışan ortaklarla birlikte Türkiye’de çalışıyoruz. Ankara ve Gaziantep ofislerimizdeki çalışanlarımız DSÖ Avrupa Bölgesel Ofisi ve Ana Merkezinin desteği ile bu operasyonları gerçekleştirmek için gerekli olan deneyim, yeti ve kararlılığa sahipler. Çalışmalarımızla Türkiye’de yeni bir hayat kuran Suriyelilerin ve savaş yüzünden darmadağın olmuş ülkelerinde sağlık hizmeti arayanların, salgın ve acil durumlarda korunacak olan 1 milyar kişiye dahil olduğunu görmek beni gururlandırıyor.Her ülkede sağlık yetkililerinin ebeveynlerin çekincelerini dinlemeleri ve aşıların güvenirliği ve yararlarını olduğu kadar önleyeceği her hastalığın ciddiyetini anlamalarına yardımcı olmaları gerekiyor. DSÖ, ebeveynler, sağlık çalışanları, karar alıcılar ve bakanlar da dahil herkesi aşı ve aşıyla önlenebilecek hastalıklara dair güçlü ve kanıta dayalı bilgi paylaşmaya davet ediyor. Bu kitleden gelecek iletişim ve eylem aşılara olan güveni güçlendirebilir ya da zedeleyebilir. Bu da hayatı tehdit eden hastalıklara karşı nüfus genelinde korumayı etkileyebilir. Beni açık görüşlü yapan deneyim buydu ve 20 yıl önce DSÖ için çalışmaya başlayarak ulusal kariyerimi uluslararası ortama genişletmem de böyle oldu. Böylece sadece sağlık problemleriyle alakalı kapsamlı bilgiler edinmedim, ayrıca Bölgedeki her bir ülkenin demografik, sosyal, politik, tarihi, etnik ve kültürel özelliklerine dair derin bir anlayış gerçekleştirdim. Bu açılardan oluşturduğum hassasiyet, gerek çalışanlar, gerek yetkililer, ortaklar ya da en çok ihtiyaç içerisinde olanlar olsun, insanlarla anlaşabilmemi sağlayan bir yetenek oldu. Bu yeteneğin başkaları için de gelecek vaat eden bir şey olacağına eminim.Fatıma Esra Öz’ün Haberi
İlginizi Çekebilir