Dilimizi Geliştirmenin Bir Yolu Da Yeni Dil Öğrenmek
TÜRKİYE<p>Araştırmacılar İngilizce yeterlilik oranlarıyla yüksek gelir ve yüksek hayat kalitesi arasında doğru orantı olduğunu açıklıyor. Dünya genelinde en yüksek İngilizce yeterliliği 18-25 yaş grubundakilere ait.Farklı diller, farklı ufuklar açıyor. Bu nedenle de dilimizi geliştirdikçe düşüncelerimiz, davranışlarımız ve hayatımız değişir. Psikologlar her yeni dil ile birlikte konuştuğumuz dile göre farklı davranışlar takındığımızı dile getiriyor. Dünya İngilizce Yeterlilik verilerine göre, Türkiye Avrupa’da sondan ikinci sırada yer alıyor. Sayısız ülkenin en çok konuşulan dili olan İngilizcenin ana arterleri İngiltere, ABD, Kanada ve Avusturalya’da atıyor. 359 milyon insanın anadili olan İngilizce’yi, tahmini olarak öğrenmiş insan sayısı 1 milyar civarında.</p>
Dil konusunda farklı örnekleri görmek için kısaca oyuncular dünyasında gezelim. CharlizeTheron, 16 yaşına kadar İngilizcesini geliştirmek için dizi ve film izlemiş. Disleksi problemi olan Selma Hayek, İspanyolca öğrenmek isteyen bir Amerikalıyla anlaşmış ve düzenli olarak görüşüp konuşarak sorununu çözmüş. İspanyol oyuncu PenelopeCruz, başvurduğu film için iyi İngilizcesi olduğunu söylemiş oysa hiç bilmiyormuş. Film çekimlerinde başlarda senaryoları ezberleyip, gitmiş. Sonra çok çalışıp öğrenmiş. Hem Avrupa hem de dünya genelinde kadınların, erkeklerden daha yüksek İngilizce yeterlilik oranına sahip olduğunu kaydeden İngilizce Eğitimcisi Suat Gürcan, İç Anadolu ve Ege bölgelerinin İngilizce yeterlilik ortalamasında ön sıralarda olduğunu söyledi. Gürcan, il bazında Ankara, İstanbul ve İzmir ilk 3 sırada yer aldığını, bu illeri Adana, Mersin, Bursa ve Antalya takip ettiğini dile getirdi.
Dile Sürekli Maruz Kalmak Gelişimimi Tetikler
Ülkemizde dil sorunlarını çözmek için sürekli öğrenilmesi hedeflenen dile maruz kalınması gerektiğini belirten İngilizce Eğitimcisi Suat Gürcan, özellikle akademik dünyada başarılı olmak için dil konusunda şu bilgileri verdi: “Dil, dinleme, okuma, konuşma ve yazma olarak dört temel beceriden oluşuyor. Bu dört ana beceri düşünüldüğünde YDS, YÖKDİL, TIPDİL gibi ulusal sınavlar sadece okuma becerisini ölçüyor diyebiliriz. Bir ana beceri olarak değerlendirdiğimiz okuma becerisi altında da çeviri, dil bilgisi ve kelime bilgisi de test ediliyor. Ancak bu sınavlarda diğer önemli beceriler maalesef ölçülmüyor. Haklı olarak “Sınav neyi ölçüyorsa ben de o beceriye yönelik kendimi geliştiririm” mantığında olan adaylar dinleme, konuşma ve yazma becerilerine doğrudan çalışmadıkları için dil gelişimleri bütünsel olarak ilerleyemiyor. Öncelikle doğru bir seviye tespit sınavı yaparak sınav hazırlık sürecine nereden başlayacağımıza karar vermeliyiz. Sonrasında ise kendimiz için en uygun çalışma yöntemini seçmeliyiz; bunu yaparken de daha sonra pişman olmamak adına bilinçli ve detaylı bir araştırma yapmalıyız. Sağlam bir hazırlık süreci sonunda deneme sınavlarına odaklanarak sınavı bol bol prova etmeliyiz ve rakibi iyi tanımalıyız.”
İyi Dil Yüksek Geliri Beraberinde Getiriyor
Araştırmacılar İngilizce yeterlilik oranlarıyla yüksek gelir ve yüksek hayat kalitesi arasında doğru orantı olduğunu açıklıyor. Dünya genelinde en yüksek İngilizce yeterliliğinin 18-25 yaş grubundakilere ait olduğunu söyleyen Gürcan, sınavlarda başarılı olmak için şunları öneriyor: “TOEFL, IELTS, PTE gibi sınavlar dört beceriyi ölçen uluslararası sınavlar ve bu sınavlar ulusal sınavlarımız olarak sayabileceğimiz YDS, YÖKDİL, TIPDİL gibi sınavlardan oldukça farklı. Bu sınavlar dinleme, okuma, yazma ve konuşma becerilerinin tümünü ölçtüğü için gerçekten iyi bir altyapı ve ciddi bir hazırlık süreci istemektedir. Bu sınavlar tüm dil becerilerinizi ayrı ayrı ölçmenin yanı sıra bazı bölümlerde bazı becerileri entegre bir şekilde de test etmektedir. Örneğin TOEFL sınavında konuşma beceriniz test edilirken önce bir paragrafı okumanız, daha sonra aynı konuya dair bir dinleme yapmanız ve sonrasında okuduğunuz ve dinlediğiniz metinlere dair bir kıyaslama yaparak konuşmanız istenmektedir. Diğer bir deyişle, sadece herhangi bir konuya dair konuşabilmeniz değil, okuduğunuzu ve dinlediğiniz anladıktan sonra bir bütün içerisinde konuşabilme beceriniz de ölçülmektedir. Aslında bu tür sınavlar dil becerilerini geliştirmemiz adına kesinlikle daha mantıklı ve faydalıdır; çünkü bu sınavlarda tüm beceriler ölçüldüğü için biz de kendimizi her beceri adına geliştirmeye odaklıyoruz. USMLE (United States Medical LicensingExamination) sınavına gelecek olursak, bu sınav ABD’de doktorluk yapmak isteyen herkesin girmekle yükümlü olduğu bir sınavdır ve bu sınav hem klinik yeteneğinizi hem de İngilizcenizi ölçmektedir. Tıp bilginiz çok iyi olsa bile eğer İngilizce seviyeniz klinik bilginiz kadar iyi değilse maalesef bu sınavda başarılı olamıyorsunuz. USMLE sınavının 3.aşamasında adayın konuşma ve muayene yetenekleri inceleniyor. Bu aşamaya gelenlerin yüzde 80’i sınavı geçmiş olarak yorumlanırken, sınavı geçemeyenlerin çoğunluğu ise dil problemi nedeniyle başarısız oluyor. Bu sınav için de aynen TOEFL, IELTS sınavlarında olduğu gibi yoğun bir şekilde çalışmak gerekiyor. Tüm becerilere odaklanmayı her zaman tavsiye ediyoruz, ama USMLE için konuşma becerisine ve alana ait terminolojiye odaklanmak gerçekten çok önemli.” Dünya genelindeki toplam 88 ülke arasında ise 73. sırada bulunduğumuzu belirten Gürcan, “Öğrenilen dilin korunması, dili aktif bir şekilde kullanmakla olur. Kısaca o dile olabildiği kadar maruz kalmalısınız, aksi halde ilk fırsatta o sizi terk edecektir” dedi.
Dilinizi Geliştirmek İçin Şunları Yapın:
Bu işi bir hobi olarak benimseyip, öğrendiğimiz dil ile ilgili mutlaka dinleme yapmalısınız.
Hedef dilde diziler izleyebilir, şarkılar dinleyebilirsiniz.O dilde yazılan gazeteler, kitaplar ya da makaleler okuyabilirsiniz.Pratik yapma amacıyla çevrenizde öğrenmeye çalıştığınız dili konuşan kişiler varsa onların peşini asla bırakmamalısınız.Öğrendiğiniz tüm kelimeleri ve kalıpları yazacağınız bir defter tutmalısınız.Günlükler tutarak ya da e-postalar yazarak yazma becerinizi de mutlaka geliştirmelisiniz.Fatıma Esra Öz’ün Haberi
İlginizi Çekebilir